AKILLI İNSANLARLA KONUŞMAYI SEVERİM. BENDEN AKILLI İNSANLARLA KONUŞMAYI DAHA ÇOK SEVERİM.



Perşembe, Nisan 23

31

geldim.

geçen zaman içerisinde akılda kalanlar diye gereksiz bilgiler:

-büşra isimli kardeşim olan insan bir kez katılarak güldü. televizyondaki volkswagen'in kesintisiz vites değişimi isimli reklam işte öyle başarılı. düşünün katılarak güldü. gülmez. hiç gülmemişti.

-gerçek insanlara asılmayı bırakıp, dergideki bilgisayar oyunu karakterine de asıldım.

-televizyonla o kadar başbaşa kaldım ki, ne kadar müthiş reklamlar olduğunu görüp reklamcılara saygı duydum. (misal, her gün aynı temalı işbankası maximiles reklamı, sprite acımasızgerçekler reklamı-seni kullanan sevgilin bi gün eline düşsün istersin-, pınar beyaz'ın çocuklarla yapılan reklamları.)

-öğrenci evi>37 ekran çubuk antenli tv nedeniyle kral tv'ye maruz kaldım. serdar ortaç'a baktım, baktım, baktım. 15 gün baktım gene çözemedim. hareketlerinde bişi gizli ama ne. demet akalın'dan "üzgünüm ama ilk kez tanıştığım birine telefonumu veremem" cümlesini işittim. bi insanla ikinci kez nasıl tanıştığını merak etmedim değil. kenan doğulu'nun film gibi klibinin sonunda kızın ölüp ölmediğini delicesine merak ettim. demet akalın'a yine takıldım, "biraz gururun varsa evde bekliyorum" dedi bu sefer. napsak buna bişey alsak diye öneriler sundum. güldüler geçtiler. ciddiydim oysaki. üzülüyorum o kadına.

-büşra'nın zihnine soktuğum "holişit" kelimesini artık silmem gerektiğini fark ettim. çok söylüyor sinirim oynadı.

-karfur'dan aldığım paketli ekmeğin hava kaçırdığını düşünüyorum. cidden ama, paketli ekmek nasıl taş gibi olsun ki neden yani?

-film festivaline ilk günden bilet almamanın salaklığını doyasıya yaşadım. tek filme gidebildim. müthişti, orası ayrı. gidin, vizyona geldiği gibi gidin. kaçıran denyodur o kadar diyorum. seneye festivale yatırım yapıcam. keyfim ve kahyasına yatırım yapmak sanırım en mantıklı iş.

-elektrik kesildiğinde bi hiç olduğumuzu fark ettim. ocak elektrikli, ketıl öyle. her şey lan. bildiğin aç bilaç oluyoruz elektrik kesilince allah korusun.

-filmsiz kaldım. tv'de closer'ı izledim. çok güzel film. o kadar başka bişi izleyemedim çok üzülüyorum.

-vizeler vardı heh. daha da bitmedi yarın sonuncusu var. bişeyler ters gidiyor ama ne çözemiyorum. ömrü billah okul konusunda hiç bu seneki gibi sermiş, başarısız ve rezil olmamıştım. sinirleniyorum çok. bunun için bugün bişi düşündüm. sadece okul değil, genel anlamda ters giden hayata bi çözüm. şimdi bugün burgerking'de en devasa kola patatesle hamburger aldım öküzlüğümün sınırlarını zorlayarak. sonra yiyemedim tabi. kolanın yarısı kaldı, hamburger kaldı. dedim ne gereksiz bi aktivite bu. midem fenalaştı. ülserim artık başka boyutta eminim. büşra da eriklerin çıktığını söyleyince, yine bu sefer uygulanacak bi karar verdim. erik yerim artık, su içerim, dondurma yerim. ağır bişi yememek lazım. hafif tuttukça vücudu heralde kafa da hafifler diyorum. böyle bi döngü bi life cycle oluşturayım. bedenim mutlu oldukça zihnim mutlu olsun. okula da normal normal gideyim. abartmadan derslerle ilgileneyim. sonra ilgilenmeme sığınarak başarısızlıkların suçunu başkalarına atayım. kaltak esra, şerefsiz şaban diyeyim. bitsin gitsin.

-psikologlara aşağılık gözle baktığımı fark ettim. sanki öbürü psikiyatr olanı daha bi iyi gibi. ilaçtan yana hiç olmadım yanlış anlaşılmasın. niyeyse o tıp mezunu değil ya gözümde sen ben gibi bi arkadaş hani :D ne fenayım.

çok oldu. ama napayım sıkıldım her şeyden blogger foreva! (sefa'dan çarptım.)

2 yorum:

bg dedi ki...

life cycle mı? nedense biyoloji notlarımı hatırladım. yıh yıh. pis arakçı.

beyza dedi ki...

hemen açıklama getireyim:
hatırlarsan o notlara bakarken de benim dilbilim dersi notlarımı hatırladığımı söylemiştim. biz kullandık ilk önce o kadar.