AKILLI İNSANLARLA KONUŞMAYI SEVERİM. BENDEN AKILLI İNSANLARLA KONUŞMAYI DAHA ÇOK SEVERİM.



Pazar, Ocak 22

232

friends izlemek beni biraz burdu açıkçası. total eğlence olur diye düşünmüştüm.
genel olarak hayatımın belli dönemlerinde çok fazla gürültülü olarak sıkılırım. bu sıkıntı daha sonra geçer ve yerini 'hayat ne kadar güzel her şeyi çok seviyorum'a bırakır. bu aralar, 2-3 ay diyelim, sıkıntı dönemleri peş peşe sıralanırken araya hiç 'hnkghşçs' girmedi. bu da bana, bu defaki bıkmışlığımın çok gerçek olduğunu düşündürüyor. düzenli olarak planlar yapıyorum, hesaplar tutuyorum, işin içinden çıkamayınca bir hal çaresi nasılsa bulunur diye düşünüp tepe home, ikea gibi sitelerde gezinip ürün beğeniyor, listesini tutuyorum. annemlerin yanına dönsem de, istanbul'da 4. yeni yaşam alanımı kursam da, hepsini ikea-tepe home ürünleri süslüyor nasılsa. huzuru orada buluyorum.
beynimi çok fazla yoran ama insanlar tarafından takdir görmeyen, ve büyük olasılık da görmeyecek olan, bir iş yapıyorum. ancak ben, kendi işini öven insanlar kadar kendimi övemiyorum. neden diye sorarsanız da, zaten yapmam gereken buydu diye düşünüyorum. babam sağ olsun, zira 12 sene 5.00 karne getirdikten sonra 'e zaten öğrencisin işin bu senin' diyerek 'hmm... evet ya takdir ya da ödül beklememeliyim' düşüncesine bizi iten kendisidir. yine de onu çok seviyorum.
sevdiğim başka bir sürü şey daha var. o yüzden büyük çoğunluktan çok daha iyiyim çok şükür. ve yine bu yüzden, boynuma at nalı falan asmayı düşünüyorum. nazara delicesine inanıyorum, değdiğini de biliyorum.
kafamda yapmak istediğim bir sürü şey, bunlara köstek olma ihtimali olan bir sürü insan ve durum var. 23 yaşındayken ipin ucunu bırakıp, 40 yaşına gelince çocuklarıma 'şunu da yapmadıydım ah kafana sıçıyım beyza' diye yakınmak istemiyorum.
emeği ve desteği geçecek herkese de şimdiden şükranlarımı sunarım.

(ales kitabı aldım matematik sorularıma yanıt verirseniz sevinirim, bi de bi ispanyol arkadaş lazım internetten yazışmalık. hadi öptüm.)

Çarşamba, Ekim 26

231

pazar gününden beri internet üzerinde depremle ilgili tonla şey okuyorum. her allahın günü açıp önce ne yazılmış diye bakıyorum. aslında bakmamak daha iyi, insanın günü keyifsiz geçiyor haliyle. üzülüyorum. bugün de insanların gelecek gelecek dediği büyük istanbul depremi ile ilgili biri bir şeyler yazmış. yine ödüm koptu. ben bizim orda deprem olduğu vakitler, bi ara evden ayrı kalamıyordum. herkes ölür de ben geride kalırım diye. ödüm kopuyodu. şimdi de öyle. herkesten ayrıyım aslında. gündüz olsa işteyim, gece olsa kardeşim kuzenim yan odamda, ama ailem başka şehirde, sevgilim başka evde. ödüm kopuyor gerçekten.

http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=25901501

bi de bunu okudum, boğazım acıyor kasıldım kaldım. allah yardımcısı olsun herkesin. hepimizin. başımıza gelecek daha kötüleri yoktur inşallah.

Salı, Haziran 21

230

yazımın başlığı: the unbearable lightness of being graduated / mezun olmanın dayanılmaz hafifliği

evet insan evlatları. sonunda bitti. daha 2 ödev var teslim edilecek, böyle bir salak okuldan mezun oldum işte. kep attık, okul bitti daha iki ödev vericez. kafamın basmadığı işler, neyse. sanırım, umuyorum, inşallah, bu pazar izmit'e dönüşümle birlikte marmara ile ilişiğim manen kesilecek. maddenle ilgilenmiyorum, diplomayı seneye verseler de olur. ben bi daha, marmaraya dair mümkünse minimum düzeyde şey göreyim. minimum. hayatımın daha sonralarında özleyerek ve gülümseyerek anacağım fakat şimdi delicesine yaka silktiğim bir dönemi sona eriyor. mutluyum. önümde ne yapacağıma dair en ufak bir fikrimin olmadığı, bir planımın olmadığı, amaçsız, bomboş bir hayat var. ama o da bi şey. en azından üzerine fikir üretebileceğim gibi, üzerinde oynayabileceğim boş tahta gibi, şahane zamanlar olacak. en azından marmaradaki gibi kalem oynatamayacağım zamanlar değil. bu dört senede, marmarayla alakalı olan ya da olmayan, vaktimi, enerjimi, ve en önemlisi keyfimi benden alan herkese allahınızdan bulun diyorum tüm içtenliğimle. hiç bu kadar içten dua etmemiştim.

Salı, Mayıs 17

229

yapılabilecek en mantıklı iş: beyin bedava yazılı tişört yaptırmak.
yapılabilecek en anlamsız hareket: ders çalışmamak için ağlamak.


ben şimdi SİKE SİKE sabaha kadar ödev yazıcam. çünkü yazmadım. saat onbir buçuk oldu, yazmadım. geçen hafta verildi bu ödev, perşembe günü. yazmadım. çünkü istemiyorum. ama okul bitsin istiyorum. o yüzden bu gece yazıcam vericem, yarından itibaren holdenla başbaşa kalayım istiyorum. artık ödev vermesinler, bitsin bu işkence istiyorum. derece yapıp geldiğim bölümden işkence diye bahsediyorum. çünkü öyle. seni beni yer bitirir öyle. içim sıkılıyor, boğulur gibi oluyorum ve BİR ALLAHIN KULUna anlatılmıyor. çok konuştu oluyorum - ben zaten çok konuşurum hiç inkar etmedim değiştirmeye çalıştıysam da olmadı allah vermiş bi kere yapacak bi şey yok -. sonra diploma alsam kaç yazar. böyle bir durumda keyfimi yerine getirmeye insan bulamadıktan sonra diplomam olsa nolur. anca ev sahibinin kapıya dayanmadığı bir dünyam olur, paramla kendi evimi alırım. bi de onun için yüzümde sivilce, ya da saçımda bir tane daha beyaz tel çıkarmam. kendimden daha derinliksiz insanlardan aşağı görülüp eşşek gibi çalışmak zorunda bırakılmasam, benim yüzüm porselen gibi olurdu.

ben bugün çok gerildim, omuzlarım boğazım ve kaşlarımı sıkmış vaziyette oturmamdan belli oluyor, görseniz anlarsınız.

Çarşamba, Nisan 27

228

daha önceden de bir yerlere yazdığım gibi - eminim yazdığıma - bazen çok az tanıdığım, samimiyetimin çok olmadığı bir arkadaşımla oturup muhabbet edesim geliyor. öyle arkadaşlarım vardı, ama ben hiç muhabbeti koyultacak kadar cesur davranamadım. sıkılırlar diye.

Çarşamba, Nisan 20

227

arkadaşlar ben kitap yazardım. vallahi yani potansiyel var yazarım. ha kime hitap eder bilmiyorum, ama ben yazarken çok gülerim. azcık aklı olan varsa o da okuyup güler. neyse bakın şöyle bişi yazdıydım geçenlerde:
http://allahicinbisus.blogspot.com/2011/04/how-to-make-ppt-styles.html

heh işte bugün orada bahsi geçen E.A. ve B.G. stilinde (ki gördüğünüz gibi isim annelerinden biri olduğum stil) bir sunum daha gerçekleştirdim. yine mağrur duruşumla kalktım, hocam benimki kısa haftaya kalmasın dedim. arkadaşları biraz daha beklettim. bu işi de aradan çıkardım. hazırlanmadan yine bir sunum yaptım. maşallah diyelim. nazara gelmeyeyim 2 ay daha.

ispanyolca vizesinden P.P.P. (böyle isim mi olur ya) dingilinin yaptığı adaletsizlik sebebiylen sinirlenip kapıyı çarparak çıkmıştım. bugün baktım 50 almışım. 49 verseydi gidip kapıyı suratına indirecektim, akıllanmış iyi. ha ben 49u hak ettim mi? elbette hayır. ama verecek. çok afedersiniz, sike sike verecek çünkü kendisi yüzünden bu haldeyim ve önümüzdeki sene cervantese para bayılıcam.

holden caulfield şapkası bulup, bugün sunum yaptığım yazılı çeviri eleştirisi dersi projemin finalini o kılıkla teslim etmeyi planlıyorum. gören eden lütfen haber versin. şöyle bi şey işte;

hah işte bundan istiyorum.

neyse, bugün gene hava açıyor gibi. yarından itibaren iyiymiş. ve ben gene evdeyim.
sevgilim 10 dk yürüme mesafesinde cillop gibi bi eve taşınıyor. kendi odası da yayla gibi. o odaya çöreklenip kendi odama sığmayan eşyalara bir çatı bulmak gibi hain planlarım var. karşılığında yemek yaparım, bulaşık yıkarım!

şimdi bu araki son ızdırabım olan T.S. Eliot'un Tradition and the Individual Talent makalesini okuyup, çeviri amaçlı metin çözümlemesi yazmam gerekiyor. vize ödevi bu da. çeviri amaçlı metin çözümlemesi de ömrünüzde duyabileceğiniz en komik şeylerden biri, kısaltmasıyla anılır: ÇAMÇ!

magnum da gene dondurma çıkarmış allahım!

Perşembe, Nisan 14

226

dün başımıza gelenlerden sonra, izmit konusunda kesin bir karara varmam gerektiğini daha net anladım. şimdi burnum akarken her şey daha zor gözüküyor.

sevgilim 10 dk yürüme mesafesinde eve taşınacak, ben sadece 2 ay burada, 10 dk ilerisinde durabileceğim. sonra haftasonundan haftasonuna.

izmit'te iş bulabilir miyim bilmiyorum. bulursam da ingilizce kursuna hoca olucam ancak. ama yürüyerek işe gidip gelme ve evde annenin olması gibi durumlar olacak.

izmit'te çok sıkıldığım doğru. hele feride de giderse kpss ile, sıçarım o zaman işte. bildiğin hah şimdi sıçtım olur.

istanbulda nerede çalışırım onu hiç bilmiyorum. bana iş bulabilecek olanınız var mı?

ama buradan çok sıkıldım. daha az yalandolanı olan insanların yanında olmak istiyorum. en azından arkamdan iş dönmesin. önümde dönebilir, sıkıntı yok.


bu arada bunu yazarken aklıma kariyer.net takıldı. oradan nerelere nerelere gittim heralde bi 2 saattir yazmıyorum. neyse, iş başvurusu yaptım da. ama bu üniversiteler çok şerefsiz, neden okutman ya da araştırma görevlisi almıyorlar bilmiyorum. alınsanıza beni. hem de daha mezun olmadan!

neyse biraz içim sıkkın bu ara, ne yapacağını bilememe durumları söz konusu. parasızlık söz konusu, iş bulamazsam burada oturamayacağım söz konusu. izmitte sıkılma ihtimalim söz konusu. adam akıllı nezle olmuş olmam söz konusu. gidip bi kahve falan yapmam söz konusu.

Cumartesi, Nisan 9

225

bu haftasonunun ilk gününde eşşek gibi çalışmadım dostlar. bu haftasonunun ilk günü sözlük ve mecaz anlamıyla ilk saatlerinde güneşli, ilerleyen saatlerinde bulutlu ve yer yer yağışlıydı. fark ettiyseniz metaforun .mına koydum.

çeşitli ağrılarım var ve reglim çeşitli sebeplerden ötürü gecikti. alışık değilim. düzenli bir cycle ım var benim. saniyesinde doğurabilirim. nazara geliyorum.

sırtım ve başım ağrıyor, gözlerim yanıyor, uyusam iyi olur ama bugünlerin acısı çok pis çıkacak benden gibime geliyor.

Cuma, Nisan 8

224

büyüdükçe yalnızlaşıyoruz he. yani kötü anlamda olması gerekmez illaki. mesela şöyle düşünün, etrafındaki insanları gittikçe azaltıyorsun çünkü kiminle ilişki irtibat halinde olmak istediğin artık daha net oluyor. sevgilin oluyor, en yakın arkadaşın konusunda bir karara varıyorsun. hele benim gibi hep birkaç kişilik gruplar halinde arkadaşlık etmeye alışıksan, tek bir en yakın arkadaş seçme hakikaten büyük adım. neyse. bak gene bişeler başardım çok şükür havasına giriyodum az kalmıştı. neyse neyse. bak bu son bi aydır, mezuniyetim tehlikeye girdi. alttan tek dersim var, onu da bu dönem geçicem heralde hoca kolaylık yapıyor. yani her şeyi temizlemişken, bitirme ödevi yüzünden kalıcam ve okul marmara olduğu için, teee seneye temmuzda mezun olmuş olucam. ve bunun tek sebebi, okuldaki tek tez danışmanı, henüz ilk mezunlarını geçen yıl vermiş bölümün başkanı ve nerdeyse bölümün kadrolu tek hocası karının, orospunun önde gideni olması. bizi sevmediğinden, proje konularımızı beğenmemesi. ki ben proje konumu, yök ün tez arşivindeki konulardan buldum he. yani orda da var benzer bişi. kabul edilmiş. insanlar 4-5 sene sonra okul bırakıyor ya, nası bi hak yemektir bu anlamıyorum ben. ben de mi öyle olucam diye düşünüyorum şimdi. 4 sene güzel güzel okumuş, başarılıyken falan, okul bırakmış. sebep? hocayla takıştı.


lan acayip moralim bozuldu ya allah kahretmesin emi. ne bok yicez acaba. bırakıcaksa söylese de ben de bu haftasonu eşşek gibi ders çalışmak zorunda kalmasam.

Perşembe, Nisan 7

223

bi sorun çıktı mı o kadar korkup kafama takıyorum ki, büyüyeceği yok belki ben onu büyük bi sorun haline getiricem diye korkuyorum. geçenlerde de olmuştu. belki sadece bugünlük olan şeyler ama ben oturup ağlamasını bildim elbette.
bi insan evladıyla derdini paylaşmak ne büyük nimet, böyle zamanda anlıyosun. hemen anlatıp rahatlayacağın biri. rahatlatacak en azından.