AKILLI İNSANLARLA KONUŞMAYI SEVERİM. BENDEN AKILLI İNSANLARLA KONUŞMAYI DAHA ÇOK SEVERİM.



Perşembe, Şubat 25

141

ben 54698021 ders alırken bile her şeye yetişirken, insanların feysbuk videolarını ve popüler şarkıları bile aylarca geriden takip etmesine ne demeli?

tamam benim de başıma geliyor ara ara ama yani bunun sebebi evde müzik kanalı olmayışı ve çok affedersiniz de lady gaga'yla da işimin olmayışı. şimdi kusura bakılmasın ama arkadaş doğa için çal videosu da feysbuk kaşarı oldu resmen şimdi mi paylaşılır çok süper diye? olmamış.

7 adet dönem dersi, 1 adet alttan ders, 4 adet de formasyon dersi varken ve bunların biri cumartesi günüyken; bugün bölüm başkanından gelen haber:

"size kıyak geçtim perşembe sabah 9da bi formasyon daha var!"

Pazartesi, Şubat 22

140

erkek gibi oldum. önüme bi tas çorba konsun, eve gelince bi iyi karşılanayım istiyorum. eve hanım eli değsin falan.

tabi annem yani.

139

bu kadar altüst edemezlerdi resmen. tüm dönem köpek gibi okula koşturduk, yoklamadan ödün vermiyolar çünkü. ödevdi bilmemneydi derken, kalmayalım geçelim diye çoğunu yapmaya çalıştık. yine iyi idare ettim kendime de vakit ayırabildim. ama yoruldum da, bişiler yapmaktan değil, yapmaya bile gerek kalmadan onların varlığını düşünüp rahat olamamaktan yoruldum. yarına sınav mı var, çalışmıyorum belki ama var o yani ve benim bugün burda rahat oturmama engel olup yüzümün sağ üst köşesinde mesela bi sivilceye sebep olabiliyor. al sevgilim gitti ankaraya gezmeye, süper de plan yapmıştı. taaa kasımdan, ben şubat için şu çıkabilir bu olabilir diye yok dedim bıraktım tek gitti. sonra finaller geldi tam hepsini geçicem tatilimi bütlerle ziyan etmicem derken finaller ertelendi. sonra 3-4 gün annemi babamı gördüm geldim finale girdik falan. büte kalmadım evet, ama hali hazırda verilmiş bi ödev vardı! yaptım mı, hakkını vererek yapmadım. 15dk da dandirik bi ödev hazırladım. bi sefer de bi şey düşünmeden tatil yapalım diyoruz olmuyor. bugün ciddi ciddi okulu dondurmayı düşündüm. bi dönem gitmesem iyi olabilir. ama kime nasıl açıklıcaksın? sonra bi dönem uzayacak. ne kadar çabuk bitse o kadar iyi derken bu da akıl karı olmuyor tabi. işte tüm bunlara kızdım kızdım, türker de bugün geliyo görebilseydim keşke ama göremicem diye kös kös eve geldim bi güzel erkenden. sonra uyudum ettim sıkıntıdan sinirden. al işte, insan karşılamaya gitmez mi, aklına gelmez mi karşılamak, hani görmek istiyodun, mal mısın? malsın tabi. ne denir başka yani.

arkadaş pms dönemimde falan da değilim yani bu sefer çok başka sinirlendim ya ağlayacam birazdan o olacak. yarın da bi allahın kulunu görmek istemiyorum sinirimi bozma ihtimali olan. ama mecburum. mecbur olmak koyuyo zaten başka bişi yok. çok sinirlendim derhal türk kahvesi içicem maksimum miktarda.

138

2.dönemin dersleri ancak bugün başlayabildi. gayet güzel gidicektim derse, sabah hayvan gibi trafiğin içinde kaldım. sonra hadi dedim yetiştim yine de, hava güzel, güneş var falan yine böyle iyiyim gidiyorum derse tıngır mıngır. işte derste de hoca bu dönem artık kabine gireceğimizi falan anlattı, gönüllü var mı dedi sonra gözlerim fıldır fıldır döndüğü için sen gel dedi. ilk kabin deneyimini yaşama şerefine nail oldum. çeviri kabini kadar uyunası bi yer yokmuş ama. nası sessiz, ses yalıtımı olduğu için içeride bi huzur var yani. neyse böyle mutluyum falan derken daha ilk günden olmazsa olmaz saçmalıkların haberi geldi. formasyon dersleri 4 günmüş. 4. yazıyla 4. 3 tanesi hafta içi akşam saatleri, ki sekizbuçuk gibi bi saatte bitiyor yani, bi tanesi de cumartesi tam öğlen vakti. bütün dönemimi de, baharımı da, güzel havalarımı da skip attılar resmen. deli gibi de yoklama alıyolar, artık okulda süblimleşirim bu dönem diye düşünüyorum. yollara düşmeye de gerek yok nasılsa ertesi gün gene okul var. şey gibi oldu bu, ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste. şiiri vardı birinin ekşide, iyiydi.

geçenlerde bi gece, dün sabah ve az önceki öğlen uykumda bok gibi rüyalar gördüm. keyif yoktu hiç kalmadı. anlatmak istemiyorum rüyaları hiç cidden güzel değiller. ama yani öyle de saçmalar ki anlatsam bi tarafınızla da gülersiniz. neyse. şimdi uyandım gene mal oldum, tipim bi garip neye benzediği belli değil. yarın ders var, geçen dönemden ertelenmiş bi adet de sınav var. böyle sinirli sinirli yazmak istemezdim ama bu sefer hakikaten tepem atmış vaziyette.

Pazar, Şubat 21

137

blogda yeniliğe gitme kararı aldım. üşenmezsem.

demin de münir özkul izledim, aklıma babam geldi. babam daha da yaşlansa ve zayıflasa işte bu adam. yani bana babamı andırıyor.

babamı özledim yahu. annemi de. eve gitmem lazım ki, bi buraları da özleyeyim. burayı özleme zamanı geldi, içim sıkıldı. tatilimin son günü, bende keyif sıfır a.k.. ben küfretmeye başlayınca susmayı öğrendiğimden bu postu da burada noktalıyorum. esinciğim, ödevi yaptım canım. 15 dakikamı almadı, kopi peyst rulz! iç huzuru bu sayede elde ederim sandım ama o da olmadı. arabam olsaydı ankara'ya gelip seni alacaktım dün fatoşla öyle hayaller kurmuştuk. ama o da yok. zaten benim de nah arabam olur yani. çorabımı unutma, yoksa ben de yemek kursunu unuturum. canım benim.

post anca bitti.

Cuma, Şubat 19

136

türker'in ayak basmasıyla ankara'da deprem olmasına ne desem bilemiyorum.

kardeşimin başından kalkmadan oynadığı oyunla ilgili az önce ana haber bülteninde bi şey gördüm. çocuğun biri kaçırılmış oyun yüzünden. artık nası bi şeyse, annemi aradım dedim izleyin haberi oğlunun ne işlerle uğraştığını gör! dedim bunu kadın da biraz telaşlandı ama artık napayım yani.

ha, sonunda film izledim. uzun zaman olmuştu.

ve ortopedistin haklı olduğunu, penti'den yaptığım alışveriş sonrası evde anladım. yüzüme tokat gibi çarptı. yazıklar olsun diyesim var ama kime diceksin yani...

Pazartesi, Şubat 15

135

bugün aklımdan geçenler, gün boyu beynimi kurcalayanlar:

şekerpare
irmik helvası

134

aziz valentin'e bi şeyler yapmışlar sanırım da, sheldon da bunu eleştiriyodu son bölümde. neyse tam hatırlayamadım ama evet 1 saat kadar önce benim tabirimle "kumrular", sedanın tabiriyle "karnıbahar", elalemin tabiriyle de "sevgililer" günüydü. sizi bilmem, biz konsere gittik. öyle boş bi konser de değildi, postun sonunda göreceğiniz linklerden de, ekşisözlük'e döşediğim entrylerden de bilgi edinebileceğiniz bi projenin konseriydi. önce görme engellilerin bize yol göstermesiyle kapkaranlık bi yerde elimizde bastonlar gözümüzde bantlarla yolumuzu bulmaya çalıştık, matruşka yaptık, sebze meyveleri ayırt edip sepetlerine doldurduk, merdiven indik çıktık. biz ödümüz koparak ilerlerken görme engelli insanların omuzlarına tutunduk ki içimiz rahat etsin diye. böyle bi şeydi işte, feysbuktan yüz kere postalamama rağmen kimsenin iplemediği Social Inclusion Band konser ve atölyesi.
Kolektif İstanbul süper bi grupmuş. çok eğlendik, kurt murt kalmadı. dedim sevgilime hediyem bu olsun karşılıklı göbek atalım. tabi daha somut bi hediye adına gittim tüp çokokrem aldım. adam bana gidip çift şemsiyesi almış, hem de kırmızı. romansın dibine vurmuş, ben tüp çokokremle kalakaldım tabi. rezillik ama yapacak bi şey de yok.
bu hikayenin de malı ben olayım dedim oldum gitti.



http://www.socialinclusionband.org/

http://www.duslerakademisi.org/
http://www.facebook.com/group.php?gid=144234620565

Cumartesi, Şubat 13

133

ha bi de, benim candan erçetin'le aynı gün doğduğum belli.

http://www.youtube.com/watch?v=BOxJktTyLgU

132

burn içip mışıl mışıl uyuyorum. bu uyku mevzusunu ne yapıcaz?

http://www.facebook.com/#!/video/video.php?v=76926414650&ref=mf

şimdi bu linkte, uzun zamandır izlediğim en şahane gösteri var. bu mudur diyenler için söyleyeyim, eğer reenkarnasyona inansaydım, önceki hayatımda kesinlikle bir folklor dansçısı ya da halay başı olduğumu iddia ederdim. sevgiler.

Perşembe, Şubat 11

131

"Laflar" by beyza the would-be translator

Vol.4

"Bu adamın albümü alacağım. Para kazansın müziği bırakmasın." (Büşra, İsmail YK'nın feysbuk klibini izlerken.)

"Anatomin bozuk. Bacaklar çarpık." (Ortopedist)

"Doktor Beyza'ya yamuksun dedi." (Annem. yengeme havadis veriyor.)

ben:"Yüzümde falan çok çıktı bi senedir, stres falan da var tabi ama alerjik mi acaba? Ergenlikte hiç sivilcem yoktu nerdeyse?"
halden anlar sandığım dermatolog hatun: "yaş kaç?"
b: "21"
hasdh: "hhmmppff... ee ergenlik sivilcesidir..."
b: " :m"

"Geçen gün fark ettim, bir havuç görmeyeli aylar olmuş." (Esin. sanırım yemek mevzusuydu. Bugün de yemek kursu arıyoduk zaten.)

"Yetenekli bir tenis topu kutuyu da zıplatır." (A.G., halam, bunun açıklaması yok.)

annem: "Güleryüz konusunda kimse bana bi şey diyemez."
büşra: "Evet, annem zimiley gibi kadındır."

"Yine zengin dizisi a.k." (Büşra, tvde gördüğü Kalp ağrısı adlı roman uyarlaması bir dizinin fragmanını izlerken.)

"Erkekler seks yapmaktan ve bavul taşımaktan başka işe yaramazlar. Bavulların da tekerleklileri çıktı." (Modalı kedici teyze. seda'ya teşekkürler.)

"Ayla Algan da platonik ninem." (ben. hakkı devrim'den sonra medya kralı'ndan ninemi de seçtim."

"Yet konulu present perfect şarkılar. Hep aynı." (ben. şebnem ferah'a bok atıyorum. amaç biraz da büşra'yı dellendirmek.)

"Boyband'e maruz kalmamış nesli neyleyim. Acıyorum yazık." (ben. izmit'te sıkıntıdan patladığımız bir gece, eskilerden bir kaç youtube klibiyle şenlenirken, kardeşim asaf'ın bunlardan bihaber oluşuna yanıyorum. bak gene üzüldüm.)

Çarşamba, Şubat 10

130

o değil de, 21 yaşındayım.

günün son 10 dakikasına girmişken, bu naçizane mutlu günümü anlatmak isterim:

- henüz ilk dakikalarına girmemişken: sevgilim sonunda batak oynamayı öğretti. yendim de kendisini. çoğunlukla battım ama pekişecek.

- ilk dakikalarda: feride, seda, fatoş, büşra 4lüsünü sevgilimin yanında az kalsın ağlatacakları için hiç affetmeyeceğim. adiler. gözlerim doldu biraz da aktı hatta ama türker çakmadı. o da son model hi-tech telefonunun nimetlerinden yararlanarak biraz paranoyaklaşmamı sağladı ve yanımdayken kendisiyle telefonda konuştum.

- ilk 2 saat: law abiding citizen adındaki şahane filmi seyrettik.

- sonra bi kaç saat: uyudum ulan aa.

- gündüz: taksim'e gittik. yedik içtik elbette insan doğduğu gün diye aç gezemiyor. sonra cins bi çift olarak cinsliğimizi yaptık uefa müzesini gezdik. böyle yerlere minder falan sermişler tavandaki ekranlardan kesit kesit maçları izliyosun güzel olmuş.

- akşamüstü: kadıköye geliş. bi yandan terleme bi yandan yağmurda ıslanma. atmlerin birinden çekip diğerine yatırma falan. sonra sahil yolu trafiğinden caddebostan'a varış.

- akşam: ckm'de kuzen ve kardeşimin beni bekletmesi. beklemem, beklemem... sonra geldiler işte yolda ceren'i görmüşler o da geldi marmaris büfe'ye. ceren de geçen yıl doğum günüme eve gelip tanıştığım, kuzenimin arkadaşı bi şahıs. geçen yıl pat diye geldiği için elcağızlarıyla bana küpe yapıp getirmişti. bugün de son dakika da çok süper bi bardak altlığıyla damladı. sonra vafıl dediler abbas'a geçtik. orda vafılımı alırken ben ceren gene mum üflesin gariban demiş mum kapmaya gitmiş. geldi, tam içeri girip çakmak alacakken cama geçti. resmen geçti. geçti yani. burun falan böyle az kalsın gidiyodu. neyse teneke kolayla biraz buz muamelesi yaptı da iyidir umarım şimdi.

- gece: caddeden eve geldik işte şevvalle büşrayla. işte geçti bi şekilde vakit şimdi de bunları yazıyorum. bitti çok şükür bunu da sağ salim atlattık. oh yarabbim.



.
.
.
.
.

peki sevgilimin bana doğum günü hediyesi olarak "ultimate lightsaber" alması?

Pazartesi, Şubat 8

129

onu bunu bırak da, son haftaya girdik. bende hala tık yok. elimi sürmedim gene bi şeye ve yokmuşçasına yaşıyorum. çok da memnunum. hak ettim de tatil yapıyorum havası hakim şu an. dersleri geçtim ya, hedef oydu bitti sayılır. şimdi bu 15 gün benimdir çatır çatır geçiririm gibi bi kafa var 2 şubattan beri. saçma sapan halbuki. nereye senindir? şimdi iki satırlık kitabı okuyup muhtemelen ondan daha uzun olması beklenen bir ödev hazırlamak zorundayım. ama yapmıyorum. okul da 15inde açılmıyormuş, 16da da yok. e 16sına teslim edilecek ödev de böylece bir hafta sarkar mı? sarkar abicim. o yüzden haftaya allah kerim, tenezzül edersem.

öss ye girmekten vazgeçtim. şimdi harcını yatırmak çok geldi. yani dedim gider bi şey yerim. bi de yani seneye 4. sınıf oluyorum paşalar gibi. açıköğretim le uğraşamam, akademik camiaya bir tez kazandırmam gerekecek. zor iş tabi. medya da beklesin bi sene daha, okurum okul bitince. kaçmıyorum, öğrenciliğin nimetlerini sonuna kadar sömürme taraftarıyım.

candan erçetin'in git isimli şarkısına da, dön bana'ya çektiğimiz gibi bi klip çekmeliyiz. acil bu. imörcınsi (umut style).

ajanda insanı olduğumu gün geçtikçe daha da dehşet verici şekillerde fark ediyorum. yarın ev sahibinin ustayla gelip gelmeyeceğinin bir muamma olması beni şu an delirtiyor. keza öbür gün neler yapacağımın da öyle. ölecem lan. ya benim bi ajandam olsun, gün gün böyle yazayım 3te aliyle 5te veliyle görüşeyim. öyle. ha içten içe hippiyimdir, babamın bi gün sana motosiklet alalım demesine inanıp harley davidson hayali kurmuşluğum vardır - hala da var, çoluğa çocuğa karışır gene binerim ben o motosiklete-. rocknroll, blues severim. ama işte yok. o yola da gitsem ben, gayet yol şarkılarıyla 2 sn sonrası belli olmayan vakitler de geçirsem, kesin olur bi defter. tepesinde de tarih olur. hadi o gününki normal diyelim, seyir defteri misali; ama ben ertesi günün sayfasına da yarım saat bakarım kesin. yarın olsa da yazsam gibi. mevzu yazma isteği değil he, yarın olması. insan ömrü geçsin ister mi? bu biraz öyle gibi. o yüzden dillendirirken korkuyorum ama yarın olsun istiyorum çoğu zaman. sabah uyanması güzel oluyor biliyo musun?

arkadaş beni bu kadar geveze eden kova burcu olmaksa, ...(www.sansuresansur.org) böyle aşkın ızdırabını.

Perşembe, Şubat 4

128

128 diye otobüs vardı da, metrobüs gelince pabucu dama atıldı. yoksa böyle tıklım tıkış balık istifi falan. ey gidi günler.

Bir anı:

30 ocak 2010. Günlerden cumartesi. Efeturdayız. Lanet devam ediyor, efetur filosu peşimizi bırakmıyor. Neyse ki bugün biraz eğlenceli, süpersonik bir muavin eşliğinde yol alıyoruz. Neşemiz yerine geldi. Adam çok misafirperver. Yolculara nerede ineceklerini sorarken, hepsine tek tek teşekkür etti. Sonra, içecek ikramına geçmeden, elinde yarısı dolu bir fanta şişesiyle geldi, fanta isteyen var mı diye yakınındakilere sordu. Önümüzde oturan kadın "yiyecek ikramı yok mu" dedi, o da "yok, bu fanta da benden" diye yani aslında bu da yok bana kurban olun siz gibisinden bi laf etti. güldü filan sonra. Ben su istedim fanta teklif edince, tabiii diyerek çok büyük memnuniyetle koştu su getirdi. Millete yüz kere su teklif etti. Büşra'ya da her getirdiğinden teklif etti. Çünkü o su almamıştı. Ben çay kahve servisinden kahvemi de aldım, Büşra yine bi şey almadı. En son elinde birkaç suyla gene geldi, Büşra'ya uzattı, neden almıyor ki gibisinden bir bakış attı bana da. Büşra da en son pes edip aldı suyu çok ısrar ettiniz falan dedi ama bana dedi sanki ben zorla veriyomuşum gibi anladı adamı ben uyarıyomuşum gibi. İşte saf biraz. Neyse, adam kahve çay dağıtırken yine almayan bir bayana gayet ev hanımı edasıyla "neden almıyorsunuz soğuk bi şeyler verseydim?" diye ısrarcı davrandı. Özetle ilginç bir şahıstı.

O günden bir kare:


Bir pre-böbürlenme:

sanırım 11 dersimin hepsini bütünlemesiz geçicem. bi tanesinin finali henüz olmadı ama o garanti yani. diğerinin de sonucu bekliyoruz, büte kalmazsam ondan da tamamdır resmi olarak ilan edebilirim.

Bir durum:

Yaşlanmam. İçimin geçmesi.

Bir durum daha:

Benim tatilde, Büşra'nın okulda olduğu şu günlerde ruhlarımızın içimizden çıkıp karşıdakine geçmesi. Dün akşam bütün gün evde yattığım halde sürekli yatar pozisyonda kafamı kaldıramıyordum, Büşra ise "yine ayaklanma vakti geldi" falan deyip böyle bi yerinde duramamalar falan... Çok acayip.

Bir haber:

Bir yığın not aldım, laflar serisi için. Saçma bulup aralarından eksiltmeler yaparım kesin ama yine de gelecek bi volume daha.

Bir yorum:

Meclistekilerin peygamber mevzusu için giriştikleri kavga çok komikti. Bütün gün farklı kanallarda izledim durdum hala doyamadım. Recep Akdağ'ın gözlüklerini çıkarması...

Bir laf:

KGRG! çok özlemişim seni.