AKILLI İNSANLARLA KONUŞMAYI SEVERİM. BENDEN AKILLI İNSANLARLA KONUŞMAYI DAHA ÇOK SEVERİM.



Salı, Haziran 30

78

ya benim kulaklık almam gerek, sağlam olmalı, ses kalitesi de düzgün olmalı yani idare etsin en azından, öyle iki günde kabloları da kırılmasın, biraz da uygun fiyatta olsun mesela 80 ytl olmasın. ne olabilir ki, ne dersiniz?

bu posta yorum gelmezse göt gibi kalacağımı göz önünde bulundurarak yazıyorum. o yüzden azıcık da düz cümleler kurayım.

mango'ya bayıldığım parayı hiçbir yere bayılmadım. o yüzden hakkımı helal ediyorum. helal lan size, aferim. güzel böyle olun hep.

çok sıcak, sıcak çok sıcak, ah emre altuğ seni nasıl anlıyorum bir bilsen.

Pazartesi, Haziran 29

77

gidin ve kadıköy'de bahariye'de happy moon's karşısındaki kekik adlı mekanda açık büfeyi sömürün. ben az yemek yediğim için sömüremiyorum, biraz da benim adıma sömürün aklım kalıyor böreklerde falan.

michael jackson öldü, üzüldük eyvallah. fakat önceden açıp bir kere dinlememiş adamlar size sesleniyorum, şimdi lütfen feysbukta ve bilumum sözlükte michael jackson'la ilgili hüzün dolu tavırlar takınıp da gözüme görünmeyin çok sinirleniyorum. çok!

beat it dinliyordum hem ben maykıl gittiği sıralarda. beat it en iyisidir. van halen'ın önünde diz çökün hepiniz derhal.

tatil başladığı günlerde bilgisayarımın kırılan kablosu, adisin, çok adisin.

olum aşk-ı memnu bitti ya. sabah tekrarlarını izliyorum vallahi billahi. nolacaz bilmem ama süper entrika.

Perşembe, Haziran 25

76

coldplay'e tapabileceğimi söylemiş miydim?

söylemişimdir.

Salı, Haziran 23

Pazartesi, Haziran 22

75

buz parmak 50 kuruşmuş. şimdi ben bi daha gidip 2 küsür lirayı magnuma kornete verir miyim? vermem. gider 5 tane buz parmak alırım. buz parmak rulz! buz parmak şahane! viva el dedo hielo! (ahanda ispanyolca görsün gözünüz)

sonunda oynadım, göbek attım. enerjimi atamasam da kısmen yarıya indirgedim bir geceliğine. yazıklar olsun şemmammesiz doğum günlerine, partilere; ama yine de kızmıyorum, rocknroll da içime oturmuştu en azından sağa sola kaykılabildim.

uludağ limonataları buzluğa atıp seri buz parmak üretimine geçmeyi düşündüm bi an, sonra vazgeçtim. zira dolap ufak, verim alamayız.

staj işi için tembellik ettim ve hala aramadım. arar mıyım bilmiyorum, 2. sınıf bitmiş hala bir boka yaramayan insan modeli halimle barışık gibiyim, bozmasam da olur hani. hem elimde yığınla film, yepyeni şarkılar, okunmamış kitaplar var. hele okunmamış kitaplara arada bir arzuyla baktığımı fark edip kendimden korkmaya başladım. acilen ırzlarına geçmeliyim sanırım. filmler ve şarkıları hiç söylemiyorum, harici harddiskim bayram etti diyebilirim. geceler uykusuz, uyku haram bana artık. fiilen 24 haziran, resmen 8 temmuzda başlayacak olan tatilden bozma günlerimin keyifli geçmesi için havaların da biraz serinlemesi gerek. çok uçurmasın, çok da yakmasın. vapurda pişmeden, ıstakoza dönmeden kitap okuyabileyim çayımı içebileyim başka bir şey istiyorsam şerrrrefsizim.

Perşembe, Haziran 18

74

şimdi bu dvdleri 20-15-10-5 tl gibi büyükten küçüğe fiyatlarla satıyorlar ya, o çok güzel de; şöyle seneye bayağı inse bunlar, 5likler 1 lira falan olsa ne güzel olur lan.

21 grams aldım, keyfim gıcır gayet.

Pazar, Haziran 14

73

ömrüm bir mallıklar silsilesi.

ders çalışmamak için yapılan anlamsız hareketler.

eski kırkbeşlik şarkılar.

doksanlar türkçe pop şarkıları.

sonracığıma, fight club'ı, neredesin firuze'yi, the big lebowski'yi tekrar izleme isteğiyle dolu bir bünye.

rehberini kucağında taşımak için sabırsızlanan bir genç.

7 adet final sınavı. totalde 6 gün okula gitmek. sonra bitmesi.

istanbul'da bir ay. bomboş bir ay geçireceğini bildiğinden, bu gece uyumayıp ders çalışacak, bütünlemelere kalmayacak, vizeden 10 alıp bütünlemesi kesin olan dersine de "ammmaaaan" şeklinde yaklaşarak bütünlemesine girmeyecek olan bir üniversite öğrencisi.

ve yine, tüm bunların sonucunda istanbul'da bir ay. bomboş bir ay.

bugün 14 haziran. tam tamına 10 gün sonra, 24 haziran'da işim gücüm bitmiş olacak. belki stajyer olacağım belamı bulacağım, belki bomboşluğuma bomboşluk katacağım. belli olmaz işim.


hah.
ha!



bazen insanlara çok kızıyorum. çok kızdığımı anlamıyorlar, daha çok kızıyorum. ama suç bende, sever gibiyim.

ha bir de, feridun düzağaç konseri zamanımız gelmiş diye düşündüm birden.

Cuma, Haziran 12

72

bugün son kez derse girdiğim fikrine hala alışmış değilim. bütünlemelerle beraber 4 haftalık sınav dönemine 2 gün kalmış olmasına hele hiç değilim. çünkü, hastayım. evet. bildiğin hasta oldum. keriz gibi yaz günü hasta oldum, keriz diyenlerin de allah cezasını verebilir söylemedi demeyin. tuvalet kağıdı rulosuyla yakınlaştım bayağı.

kitap okuyup bitirdikten sonra birazcık bir şeyler karalamıştım. yazacağım buraya fakat kitabımın geri gelmesini bekliyorum. yazmak gerek.

günün birinde dövme yaptırırsam, filmdeki logosuyla "don't panic" yazdırırım. hatta yanına gezegenler yıldızlar falan attıttırırım. bi de 42 kondurduk mu bileğimize falan, tam olur. delişıs.

hala kredi kartımı göndermeyen fortis'e de sevgiler.

Çarşamba, Haziran 10

71

beyza (19:05):
allahım uçsuz bucaksız çim özlemiyle yanar mı bir insan
yanıyorum lan, seke seke şarkı söyleyelim oynayalım istiyorum, insanları havalar çarpıyor, beni dellendiriyor.

doll [42] | we drive rockets (19:05):
ehauehauheuaheua oturalım okulda gölgede

doll [42] | we drive rockets (19:06):
şemmamme de oynarz

beyza (19:06):
yok insan görmeyelim

doll [42] | we drive rockets (19:06):
ehauehuaheuaheu

beyza (19:06):
belirli mesafede insan olmasın
ben onu istiyorum
hani
kara görmezsin ya
okyanusta
heh öyle

doll [42] | we drive rockets (19:06):
şemmamme oynarsak kalmaz ztn insan minsan

70

seda ve esin'den sonra, benim de artık kurmam farz olan cümleler var.

çoğu zaman hayal kırıklığına uğrarım arkadaş ortamlarında. şöyle ki, hani canım sıkılıyor gibi değil de, sanki asıl konuşmak istediklerim söylemek istediklerim olmuyor, dönmüyor gibi.

pazartesi döndü işte. konu önemli değil, üslup önemli. oldu bir şekilde, yakaladık. yakalanabiliyormuş demek ki. adada sahibi meçhul çimlerde ya da kadıköy'ümüzde, ki kendisini ev belledik artık, güzel bir mekanda, güzel insanlarla güzel bir iki çift laf edilebiliyormuş. böyle uzun günlerin yorgunluğuyla gelen uyku da daha tatlı oluyormuş.

bana da tensyuveriyor demek kalıyor sanırım.

Cumartesi, Haziran 6

69

beyza:
allahım sen büyüksün
beyza:
her şeyde bir hayır var diye
clémentine:
sen de gir tekrar sınava
beyza:
kendimi kandırmaktan bıktım ama
beyza:
çeviribilim için mi?

beyza:
sonra girecem de
beyza:
2 sene bitti
clémentine:
bilmem ne yazabilecen
beyza:
bi daha buna başlamam
beyza:
hele orda kuramcı manyakların yanında
beyza:
gider okanda burslu okurum
beyza:
en iyi hocalar
beyza:
marmaradan bile düşüktü
beyza:
marmara ya da bile diyoruz artık
beyza:
dereceyle girdik amk
beyza:
içine sıçarım böyle işin ama sıçamıyosun ki
beyza:
sıçırtmıyolar doya doya
beyza:
öyle bi memlekette yaşıyoruz işte
beyza:
memleketle ilgili tek sorunum da budur