AKILLI İNSANLARLA KONUŞMAYI SEVERİM. BENDEN AKILLI İNSANLARLA KONUŞMAYI DAHA ÇOK SEVERİM.



Pazar, Aralık 27

117

esin (13:04):
*ya ben hani bu şeyi kabullenemiyorum
*yani tmm kmse öğrenciye kıyak yapmak zorunda diil de
*öyle ya da böyle zarar vermek nedemek yani ayıp ya
*şaban hoca en azndan öyle yapmıyodu o da kötydü de niyeti iyiydi yani kendince
esin (13:05):
*bu fütursuzca geziniyo
esin (13:07):
*seneye gelmiyceni bilsem
*bilsem ki birdaha hiç dönmeyecek
beyza (13:07):
*:D
*ahaha
beyza (13:08):
*ya ben insanlıklarından şüphe edersem eğer etrafımdakilerin, kafa yormayı bırakıyorum çünkü onu anlamaya çalışmak şey gibi geliyo, insan vücudunun gizemini çözmek mesela o da kafa yorulmayacak bişi delirirsin sonuçta akıl sır ermez.
esin (13:11):
*insanlık ama evet
*cidden
beyza (13:11):
*başka açıklaması yok

116

"insanların en güzel halleri sabah yeni uyanmış halleridir" adlı hipotezimi kanıtlamaya karar verdim. fakat ihtiyacım olan şey doğru ışıklarla çekilmiş fotoğraflar. yüzlerde ne soğuktan gelen kızarma, ne yorgunluktan gelen solgunluk, çökme, ne de makyaj. saçlar "yataktan kalktığım gibi" modelinde. herkesin fotoğrafını çekeceğim. hatta contrastive bi study adına (o kadar strong bir presence var ki gibi oldu farkındayım) günün farklı saatlerinde çekilmiş fotoğrafları da kişinin dosyasına ekleyip daha verimli bir ürün elde etmeyi planlıyorum.

(bu kararı bugün almamın sebebi prenses misali uyuduğu uykusundan güzeller güzeli şekilde uyanan biricik kardeşimdir asdjhakjdahaha)

2010 geliyor diye takvimler falan hediye edilmeye başladı. şimdi gene hatırladım, kurban bayramı bu yıl 9 gün tatil olacak. nasıl güldük keyiften anlatamam. boşa sevinmiyorum. 9 gün boru mu yani, 9!

bonus track * Dolores O'riordan - Ordinary Day (yağmur yağıyor hava kapalı hafiften, kasvet basacağına böyle şarkı daha güzel olur diye düşündüm)

Cumartesi, Aralık 19

115

...
beyza: ayıp ama..
feride: genelkurmay başkanına ayıp asıl
feride: harunu askere almayaydı
feride: ben dedim onu burda koştururum diye
beyza: asdhakjdhak
beyza: kızım hastasın
...

Cuma, Aralık 18

114

kendini eğlendirmeyi, kötüyken iyi etmeyi, sıkkınken toparlamayı, güldürmeyi etmeyi benden iyi bilen bir allahın kulu bulursanız getirin alnından öpücem.

Salı, Aralık 15

113

ekim-kasım 2 aylık raporu:

öncelikle kendimle gurur duyuyorum. iyi idare ettim.

-okul: formasyon sınavlarını daha olmadık. öğretmenlik okuyan gençlere defalarca üzülüyorum her formasyon dersinde. bizim ab terim ve kavramları dersinde bölüm başkanının cümle kuramayışına tanık olmayı yeğlerim, o denli sıkıcı dersler şu eğitim öğretim zamazingoları. neyse konumuza dönelim, 9 sınavımın 7 tanesi açıklandı ve en düşük notum 60. geçen sene genelde en yüksek notum 60 oluyordu. bundan dolayı kendimle gurur duyabilirim. insan gibi çalışınca - bakınız insan dedim, etinden sütünden faydalandığımız bir hayvancağız gibi değil - oluyormuş. izmit büyükşehir belediyesi boşuna yazmamış oraya buraya, "çalışınca oluyor" diye. şimdi anlıyorum.

kendimle gurur duyduğum başka husus yokmuş. boşuna okul diye kategori yaptım yukarıda. bi de yaşamsal faaliyetler var tabii. onu da sayabilirim aslında. mesela domuz gribi olmadım - bu noktada nazar değmesin diye kıçımı kaşıdığımı itiraf edeyim. bağrı açık, zibidi gibi gezmelerimle adam gibi nezle bile olmadım ki bu şaşırtıcı. ama biliyorum, kışın değil de yaz başında nezle olurum kesin. metabolizma böyle işliyor naparsın. sanırım bu kışı böyle atlatmamdaki en büyük etken büyük bir iştahla ve zevkle yediğim MANDALİNA KABUKLARIdır. vitamini kabuğunda lafını hurafeden ibaret sanan kimselere duyurulur, gerçek.

toplum içinde göbek atmak eylemini de geçtiğimiz günlerde 20. yaşımın sonlarına doğru gerçekleştirme şerefine eriştim. üzerimden müthiş bir yük kalktı itiraf edeyim. fütursuzca oynamak eğlenceli, aynı zamanda bolca efor sarfettiren bir eylemmiş. kilo vermek için de bence ideal duruyor. bana öyle geldi en azından.

topluca insana ve akrabaya maruz kaldığım aile seremonisinde herkesin "senin yüzüne nooldu?" demesiyle kendimi goradaki erdal tosun gibi hissettim ve dün itibariyle sivilce tedavisine başladım. aspirin denen şey yüzümden toz toz dökülüyor ve burnuma kaçıp beni hapşırtıyor. ayrıca onları masadan elimin kenarıyla toplayıp aynı anda hapşırırken kendimi eroinman gibi hissettim. ne pis işmiş arkadaş sivilce tedavisi. neyse ama, pürüzsüzlük yolunda her şey mubah diyorum.

araba kullanabilsem ve piyano çalabilsem emin olun çok daha mutlu olurum.
sevgiler.


bonus track * Incubus - Dig


we all have a weakness,
but some of ours are easy to identify.

**edit: bu arada yukarıda kışı atlatmam falan demişim ki kış daha bitmiş değil. neyse tahtalara da vurayım bari. siz de o arada Burak Kut'tan Tahtalara Vur isimli şarkıyı dinleyebilirsiniz. şahsen çok severim.

Perşembe, Aralık 10

112

"satürn'ün x'e bile uğrayıp bana uğramaması..."

yakın bir arkadaşım, bölümdeki çok da lüzumlu olmayan adını vermek istemediğim x kişisinden bahsediyor.

112'yi hızır acil ya da bostancı-taksim iett hattı olarak algılamakta serbestsiniz.

bonus track * Bon Jovi - It's My Life (girişi backstreet boys şarkısına benzediği için kalbimdeki yeri bambaşkadır.)

Perşembe, Aralık 3

111

gidin hürmüz'ü izleyin derhal.


üç de yetmez beş tane, beş de yetmez yedi tane...