AKILLI İNSANLARLA KONUŞMAYI SEVERİM. BENDEN AKILLI İNSANLARLA KONUŞMAYI DAHA ÇOK SEVERİM.



Çarşamba, Ekim 26

231

pazar gününden beri internet üzerinde depremle ilgili tonla şey okuyorum. her allahın günü açıp önce ne yazılmış diye bakıyorum. aslında bakmamak daha iyi, insanın günü keyifsiz geçiyor haliyle. üzülüyorum. bugün de insanların gelecek gelecek dediği büyük istanbul depremi ile ilgili biri bir şeyler yazmış. yine ödüm koptu. ben bizim orda deprem olduğu vakitler, bi ara evden ayrı kalamıyordum. herkes ölür de ben geride kalırım diye. ödüm kopuyodu. şimdi de öyle. herkesten ayrıyım aslında. gündüz olsa işteyim, gece olsa kardeşim kuzenim yan odamda, ama ailem başka şehirde, sevgilim başka evde. ödüm kopuyor gerçekten.

http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=25901501

bi de bunu okudum, boğazım acıyor kasıldım kaldım. allah yardımcısı olsun herkesin. hepimizin. başımıza gelecek daha kötüleri yoktur inşallah.

Salı, Haziran 21

230

yazımın başlığı: the unbearable lightness of being graduated / mezun olmanın dayanılmaz hafifliği

evet insan evlatları. sonunda bitti. daha 2 ödev var teslim edilecek, böyle bir salak okuldan mezun oldum işte. kep attık, okul bitti daha iki ödev vericez. kafamın basmadığı işler, neyse. sanırım, umuyorum, inşallah, bu pazar izmit'e dönüşümle birlikte marmara ile ilişiğim manen kesilecek. maddenle ilgilenmiyorum, diplomayı seneye verseler de olur. ben bi daha, marmaraya dair mümkünse minimum düzeyde şey göreyim. minimum. hayatımın daha sonralarında özleyerek ve gülümseyerek anacağım fakat şimdi delicesine yaka silktiğim bir dönemi sona eriyor. mutluyum. önümde ne yapacağıma dair en ufak bir fikrimin olmadığı, bir planımın olmadığı, amaçsız, bomboş bir hayat var. ama o da bi şey. en azından üzerine fikir üretebileceğim gibi, üzerinde oynayabileceğim boş tahta gibi, şahane zamanlar olacak. en azından marmaradaki gibi kalem oynatamayacağım zamanlar değil. bu dört senede, marmarayla alakalı olan ya da olmayan, vaktimi, enerjimi, ve en önemlisi keyfimi benden alan herkese allahınızdan bulun diyorum tüm içtenliğimle. hiç bu kadar içten dua etmemiştim.

Salı, Mayıs 17

229

yapılabilecek en mantıklı iş: beyin bedava yazılı tişört yaptırmak.
yapılabilecek en anlamsız hareket: ders çalışmamak için ağlamak.


ben şimdi SİKE SİKE sabaha kadar ödev yazıcam. çünkü yazmadım. saat onbir buçuk oldu, yazmadım. geçen hafta verildi bu ödev, perşembe günü. yazmadım. çünkü istemiyorum. ama okul bitsin istiyorum. o yüzden bu gece yazıcam vericem, yarından itibaren holdenla başbaşa kalayım istiyorum. artık ödev vermesinler, bitsin bu işkence istiyorum. derece yapıp geldiğim bölümden işkence diye bahsediyorum. çünkü öyle. seni beni yer bitirir öyle. içim sıkılıyor, boğulur gibi oluyorum ve BİR ALLAHIN KULUna anlatılmıyor. çok konuştu oluyorum - ben zaten çok konuşurum hiç inkar etmedim değiştirmeye çalıştıysam da olmadı allah vermiş bi kere yapacak bi şey yok -. sonra diploma alsam kaç yazar. böyle bir durumda keyfimi yerine getirmeye insan bulamadıktan sonra diplomam olsa nolur. anca ev sahibinin kapıya dayanmadığı bir dünyam olur, paramla kendi evimi alırım. bi de onun için yüzümde sivilce, ya da saçımda bir tane daha beyaz tel çıkarmam. kendimden daha derinliksiz insanlardan aşağı görülüp eşşek gibi çalışmak zorunda bırakılmasam, benim yüzüm porselen gibi olurdu.

ben bugün çok gerildim, omuzlarım boğazım ve kaşlarımı sıkmış vaziyette oturmamdan belli oluyor, görseniz anlarsınız.

Çarşamba, Nisan 27

228

daha önceden de bir yerlere yazdığım gibi - eminim yazdığıma - bazen çok az tanıdığım, samimiyetimin çok olmadığı bir arkadaşımla oturup muhabbet edesim geliyor. öyle arkadaşlarım vardı, ama ben hiç muhabbeti koyultacak kadar cesur davranamadım. sıkılırlar diye.

Çarşamba, Nisan 20

227

arkadaşlar ben kitap yazardım. vallahi yani potansiyel var yazarım. ha kime hitap eder bilmiyorum, ama ben yazarken çok gülerim. azcık aklı olan varsa o da okuyup güler. neyse bakın şöyle bişi yazdıydım geçenlerde:
http://allahicinbisus.blogspot.com/2011/04/how-to-make-ppt-styles.html

heh işte bugün orada bahsi geçen E.A. ve B.G. stilinde (ki gördüğünüz gibi isim annelerinden biri olduğum stil) bir sunum daha gerçekleştirdim. yine mağrur duruşumla kalktım, hocam benimki kısa haftaya kalmasın dedim. arkadaşları biraz daha beklettim. bu işi de aradan çıkardım. hazırlanmadan yine bir sunum yaptım. maşallah diyelim. nazara gelmeyeyim 2 ay daha.

ispanyolca vizesinden P.P.P. (böyle isim mi olur ya) dingilinin yaptığı adaletsizlik sebebiylen sinirlenip kapıyı çarparak çıkmıştım. bugün baktım 50 almışım. 49 verseydi gidip kapıyı suratına indirecektim, akıllanmış iyi. ha ben 49u hak ettim mi? elbette hayır. ama verecek. çok afedersiniz, sike sike verecek çünkü kendisi yüzünden bu haldeyim ve önümüzdeki sene cervantese para bayılıcam.

holden caulfield şapkası bulup, bugün sunum yaptığım yazılı çeviri eleştirisi dersi projemin finalini o kılıkla teslim etmeyi planlıyorum. gören eden lütfen haber versin. şöyle bi şey işte;

hah işte bundan istiyorum.

neyse, bugün gene hava açıyor gibi. yarından itibaren iyiymiş. ve ben gene evdeyim.
sevgilim 10 dk yürüme mesafesinde cillop gibi bi eve taşınıyor. kendi odası da yayla gibi. o odaya çöreklenip kendi odama sığmayan eşyalara bir çatı bulmak gibi hain planlarım var. karşılığında yemek yaparım, bulaşık yıkarım!

şimdi bu araki son ızdırabım olan T.S. Eliot'un Tradition and the Individual Talent makalesini okuyup, çeviri amaçlı metin çözümlemesi yazmam gerekiyor. vize ödevi bu da. çeviri amaçlı metin çözümlemesi de ömrünüzde duyabileceğiniz en komik şeylerden biri, kısaltmasıyla anılır: ÇAMÇ!

magnum da gene dondurma çıkarmış allahım!

Perşembe, Nisan 14

226

dün başımıza gelenlerden sonra, izmit konusunda kesin bir karara varmam gerektiğini daha net anladım. şimdi burnum akarken her şey daha zor gözüküyor.

sevgilim 10 dk yürüme mesafesinde eve taşınacak, ben sadece 2 ay burada, 10 dk ilerisinde durabileceğim. sonra haftasonundan haftasonuna.

izmit'te iş bulabilir miyim bilmiyorum. bulursam da ingilizce kursuna hoca olucam ancak. ama yürüyerek işe gidip gelme ve evde annenin olması gibi durumlar olacak.

izmit'te çok sıkıldığım doğru. hele feride de giderse kpss ile, sıçarım o zaman işte. bildiğin hah şimdi sıçtım olur.

istanbulda nerede çalışırım onu hiç bilmiyorum. bana iş bulabilecek olanınız var mı?

ama buradan çok sıkıldım. daha az yalandolanı olan insanların yanında olmak istiyorum. en azından arkamdan iş dönmesin. önümde dönebilir, sıkıntı yok.


bu arada bunu yazarken aklıma kariyer.net takıldı. oradan nerelere nerelere gittim heralde bi 2 saattir yazmıyorum. neyse, iş başvurusu yaptım da. ama bu üniversiteler çok şerefsiz, neden okutman ya da araştırma görevlisi almıyorlar bilmiyorum. alınsanıza beni. hem de daha mezun olmadan!

neyse biraz içim sıkkın bu ara, ne yapacağını bilememe durumları söz konusu. parasızlık söz konusu, iş bulamazsam burada oturamayacağım söz konusu. izmitte sıkılma ihtimalim söz konusu. adam akıllı nezle olmuş olmam söz konusu. gidip bi kahve falan yapmam söz konusu.

Cumartesi, Nisan 9

225

bu haftasonunun ilk gününde eşşek gibi çalışmadım dostlar. bu haftasonunun ilk günü sözlük ve mecaz anlamıyla ilk saatlerinde güneşli, ilerleyen saatlerinde bulutlu ve yer yer yağışlıydı. fark ettiyseniz metaforun .mına koydum.

çeşitli ağrılarım var ve reglim çeşitli sebeplerden ötürü gecikti. alışık değilim. düzenli bir cycle ım var benim. saniyesinde doğurabilirim. nazara geliyorum.

sırtım ve başım ağrıyor, gözlerim yanıyor, uyusam iyi olur ama bugünlerin acısı çok pis çıkacak benden gibime geliyor.

Cuma, Nisan 8

224

büyüdükçe yalnızlaşıyoruz he. yani kötü anlamda olması gerekmez illaki. mesela şöyle düşünün, etrafındaki insanları gittikçe azaltıyorsun çünkü kiminle ilişki irtibat halinde olmak istediğin artık daha net oluyor. sevgilin oluyor, en yakın arkadaşın konusunda bir karara varıyorsun. hele benim gibi hep birkaç kişilik gruplar halinde arkadaşlık etmeye alışıksan, tek bir en yakın arkadaş seçme hakikaten büyük adım. neyse. bak gene bişeler başardım çok şükür havasına giriyodum az kalmıştı. neyse neyse. bak bu son bi aydır, mezuniyetim tehlikeye girdi. alttan tek dersim var, onu da bu dönem geçicem heralde hoca kolaylık yapıyor. yani her şeyi temizlemişken, bitirme ödevi yüzünden kalıcam ve okul marmara olduğu için, teee seneye temmuzda mezun olmuş olucam. ve bunun tek sebebi, okuldaki tek tez danışmanı, henüz ilk mezunlarını geçen yıl vermiş bölümün başkanı ve nerdeyse bölümün kadrolu tek hocası karının, orospunun önde gideni olması. bizi sevmediğinden, proje konularımızı beğenmemesi. ki ben proje konumu, yök ün tez arşivindeki konulardan buldum he. yani orda da var benzer bişi. kabul edilmiş. insanlar 4-5 sene sonra okul bırakıyor ya, nası bi hak yemektir bu anlamıyorum ben. ben de mi öyle olucam diye düşünüyorum şimdi. 4 sene güzel güzel okumuş, başarılıyken falan, okul bırakmış. sebep? hocayla takıştı.


lan acayip moralim bozuldu ya allah kahretmesin emi. ne bok yicez acaba. bırakıcaksa söylese de ben de bu haftasonu eşşek gibi ders çalışmak zorunda kalmasam.

Perşembe, Nisan 7

223

bi sorun çıktı mı o kadar korkup kafama takıyorum ki, büyüyeceği yok belki ben onu büyük bi sorun haline getiricem diye korkuyorum. geçenlerde de olmuştu. belki sadece bugünlük olan şeyler ama ben oturup ağlamasını bildim elbette.
bi insan evladıyla derdini paylaşmak ne büyük nimet, böyle zamanda anlıyosun. hemen anlatıp rahatlayacağın biri. rahatlatacak en azından.

Pazartesi, Mart 28

222

sanırım çok açtım arayı yine. oluyor böyle. vakitsizlikten değil de, demek ki yazacak kıymetli iki kelamım yok imiş. hep sizi düşünüyorum sevgili okur. bullshit okumayın diye.

keyfim yok elbette ki yine. çok nankörüm he, hep keyifsizken gelip yazıyorum.
çok da alınganım biliyorum. ama yapacak bişi yok. şimdi mesela, sen benim canımı sıkacak bişi yaparken kendini haksız görmüyorsun ya, eh ben de buna alınırken kendime yok canım ben de çok alınganım yahu der miyim? demem. o tıynette kaç tane babayiğit tanıyosunuz ki? getirin ben de tanışayım.

sonracıma, hayvan gibi yiyorum. tvde gülben ergenin programında cilt bakım uzmanı kadın, cildini herkes kendi bilir dedi. o bi tanecik ceviz yiyince hemen sivilcesi çıkıyomuş. ben de cildimi tanımak için bi torba çikolatalı abur cubur aldım. onları yedim dünden beri. bakalım nolacak diye bekliyorum. eğer semptomlar görürsem, bu sefer aldığım ürünleri cinslerine göre ayırıp, hepsini birer haftaya yayacağım ve teker teker aynı ürünü bi hafta boyunca yiyeceğim. bakalım hangisi dokunuyor diye. cin gibiyimdir nazar değmesin.

ayrıca uzun süredir yüzümdeki solgun pürüzsüzlüğe öyle alışmışım ki, an itibariyle dudağımın üstündeki yara beni baya sinir ediyor. daha evvelden koymazdı o kadar. şimdi sinirliyim.

bu kadar. daha ne yesem diye düşünüyorum. önerisi olanlar buraya yazsın.

Cuma, Mart 11

221

geçen gün ESN'ye yazdığım yazıyı bugün göremiyorum. şimdi gidip oraya hesap soracağım fakat kendi blogum sadık yarim kgrg'ye de uğramak istedim.
bu hafta okulda sadece 6 saat falan bulunmuş olmam baya baya beni mezuniyete alıştırıyor. güzel bi geçiş süreci yaşayacağız kısmetse. bi de formasyon stajımız hala başlamadı. sanırım hiç başlamayacak. bize defter verecekler dolduracağız. fenerbahçe lisesi de bizi bekliyormuş ama üzgünüm marmarayı daha çok beklersiniz. marmarayı beklemek bir organizmanın yaşamı boyunca yapacağı en büyük hatadır. mesela ben de dün öğrenci belgesi için form doldurdum bugün çıkmamış tabii ki. beklemiceksin böyle şeyleri.
ekşi sözlükte aldığım karta zilyon para yatırıp sonra çekemediğimi öğrenince yaşadığım mallıktan çok şükür dün kurtuldum. gezi paramızı ödedik onlar da kartı da artık tehlike arz etmeyecek şekilde mantar panoma iliştirdim. kabul ediyorum, büyük salaklıktı.
haftaya bugün nevşehirdeyiz kısmetse.

her gün andığım bir söz de şu;
"yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem
ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı"

mis gibi hazırladım yedik oh.

Pazar, Mart 6

220

ya bu kapatıldı vs döneminde ben blogspotu çok güzel açıyodum, ahanda az evvel açılmadı. onun da çaresine baktık elbette şimdi yazıyorum ama kim okuyabilecek bilmiyorum ki.

facebook filmini çok beğendim ve bunun neticesinde facebook hesabımı dondurdum.

Cumartesi, Mart 5

219

ya sex and the city serüvenimi dün gece tamamladım da, carrienin evi ne güzel ya. 1+1 bile değil dimi 1 yani sadece 1 sayılır o. çok güzel, çek perdeni otur aşağı vallahi çok isterim.

Pazartesi, Şubat 21

218

bir kez daha neden mühendis olmadım ki diye haykırarak kendimi 3.köprüden atmak istiyorum. artık makale okumak istemiyorum. bu nefretim ileride geleceğimi mahvetmeme yol açacak biliyorum. ama allah aşkına oturmaktan kıçımın ağrıdığı bir günden bahsediyoruz. 70 sayfa okuyup üzerine response yazmam gerekiyor ve daha 6. sayfadayım. çarşamba sabahına yetişir mi? bilinmez. zaten çok sıkıcı. yani style tamam da nereye kadar. koca kitap yahu bilmiyo muyum döne dolaşa aynı şeyleri söyliceksin işte. her seferinde olduğu gibi bu da öyle olacak.

bi de altını çizip kenarına kendimden notlar düşüyorum ki sormayın. aferin, çok iyi düşünmüşsün, vallahi bravo şeklinde. henüz yazara soru soran, eleştirel notlar düşecek kadar olgunlaşmadım. daha gencim. daha önümde çok yolum var. belki bi tuhafiyem olur kim bilir, bunları hiç dert etmeden kendime banyo lifi örerim.

Cumartesi, Şubat 19

217

herkesin hatasını anlamasını beklemek gibi çok pis huyum var. trker'in söylediğini bi türlü uygulayamıyorum: "hatalarını kendilerinin anlamalarını bekleme, herkes o erdeme sahip değil."

son 5. o yüzden hiçbir şey canımı sıkamaz.

biraz da açım hani.

Perşembe, Şubat 17

216

fiyuuuu, aradan da doğum günüm felan kaç gün geçmiş, 10 günde olaylar oldu haberiniz yok.

1- marmaraya "son kez" (allahımnolurallahım) üzerine dekont zımbalanmış ders kayıt formunu teslim ettim.
2-ispanyolcadan vize 90ken 40 veren dallama eve büt yolladığı için, o bütü de ispanyolca bilen bi gavura yaptırdığım için 90 aldım ve ortalamam 90 geldi yıllar sonra.
3-stajı fenerbahçe lisesinde yapıyomuşuz diye duydum. gerçekse şahane. en azından buralar. fikirtepe değil. aklım çıkıyodu lan.
4-haftaya bugün bu saatte sevgilim burda bilgisayarımı kurcalıyo "hmm kıskandın benmkinden aldın"vs diyo olacak inşallah. (allahımnolurallahım)
5-doğum günüm geçti haberiniz yok, bu dünyadaki 22. senemi de kıvançla sona erdirdim. 23. senemin bu ilk haftasını bitirirken biraz baş ağrısı çektiğimi söyleyebilirim. biraz değil baya hatta. çünkü o orospuçocuğu sınıfta esrar mı nedir bişe içiyo bi yandan da bık bık anlatıyo kafam bi garip oldu. sosyolog adamı getirirsen ders anlat diye olacağı bu. evsiz.
6-tartıda emin adımlarla ilerliyorum. (H)
7-izmitteydim o ara, gerçi son yazdığımda da izmitteydm. neyse. işte feriyi, harunu, efeyi, aliberki, tezeli, hilali, sedayı, gözdeyi, alperi gördüm. o sebepten mutlu bi izmit seferiydi bu seferki.

olaylar böyle gelişmişti.

Pazartesi, Şubat 7

215

burayı okuyan vardır dimi ya? heralde okuyosunuzdur yani eğer kendi kendime takılıyosam bırakayım bu işleri, çünkü ben günlük bile yazamamış adamım hiç bana göre değil o iş. neyse okuyosunuzdur heralde ya okunmaz mı çok komiğim bi kere.

efenim gittik filme, aşk tesadüfleri sever, gittik gitmesine de benim de aklıma gelen başıma gelmesin bi kere de nolur sanki.

daha evvel demiştim zaten eylül akşamı şarkısıyla bi alıp veremediğim var, sonracıma filmde çalan şarkılar hep bildiğim sevdiğim şeyler, e zaten mehmet günsura her türlü ağlanır sağlıklı bir kadın olarak, maşallah oyuncuları da iyi seçmişler güzeldi her şey okey. ama bakın ben ağlayamıyorum zaten önce kendimi çok sıkarım her yerim ağrır sonra pes ederim, çok kötü oldu ya. zaferlerim çalmaya başladı hoppaaaa. keşke beyefendi burada olsaydı da onla gitseydim, bu kadar ağlamazdım bence. zaten kuzene de dedim, filme ağlamadım. şimdi şarkı çalınca sevgilin de yoksa ağlarsın, bu normal. zaferlerim çalıyor zaten acayip severim, baktım ağlıyorum hüngür hüngür. finalde acıklı yerde bile o kadar ağlamadım. neyse, netice itibariyle müzikler olmasa o kadar ağlatmazdı film. bi de müslüm gürses'in aşk tesadüfleri sever'iyle başlıyor o çok şahane olmuş hakikaten.

yanlış yaptım ben sevgiliyle izlenecek filme sevgiliyi özlemiş vaziyette sevgilisiz gittim.

Pazar, Şubat 6

214

bazen çok sıkılınca tabi insan düşünüyor, ben de düşünüyordum da az evvel, hak etmediğim kadar çok yalnız kaldım ya. vallahi. hani sevgilin karış karış avrupayı gezsin sen parmakla ulan kaç gün vardı ki diye hesap yap. matematik de hak getire.

o yüzden gidip pastamdan yiyeyim.

Cumartesi, Ocak 29

213

dönemin bitmesinin sevinç ve mutluluğu içerisindeyim. bir adet ispanyolca bütü var, o dosyayı da iberya adasına yolladım, dolu bir şekilde geri gelecek ben de aynen pabloya göndericem.

aşk tesadüfleri sever diye şahane albüm yaptıydı murathan mungan. şimdi film yapmışlar ve BİZİM ŞARKIMIZIN FİLMİ! bir cin fikri daha böylece kaçırdık yani adamlar ortaçgilin eylül akşamına film yapmış resmen. biz çekebilirdik onu gayet. olurdu yani hem i'm cuter than her. neyse. başroldaki şahıs yine dünya tatlısıdır eminim. işte gidicez görücez göz gönül açılmacalar.

satc izleyerek ve ekmek arası şnitzel artı kola yiyerek geçirdiğim istanbuldaki son sıkıcı günümde şimdi de banyoyu ovalıcam. temizlik imandan gelir. sıkıldık mı temizlik yaparız. yaşam tarzımız bu.

dün de alkımda sedayla film bakıyoruz, filmler 5 tl falandı bu arada, orda galatasarayın 17 mayıs dvdsini gördüm de sedaya dedim ki biz oturduk türkerle bunu seyrettik. garibim şoka girdi tabi, sen aşıksın kızım bunu seyretmiş olmanın başka bi açıklaması olamaz dedi. haklı. sonra didem in oryantal dvdsini gösterdi de, aşkım beni onu seyretmeye ikna edemez, söyledim bunu.

Salı, Ocak 25

212

211

az evvel aynaya baktım da, gözüme bi güzel gözüktüm. sanırım akşam keraat vakti uyumamdan sebepli böyle oldu, yüzüm gözüm şişmiş. ben de hasta ruhlu bi insan olarak hep böyle uykudan kalkanları beğenirim, kendim dahil.

film seyrettik la. dörtidensing. dans mı ediyolar naptıkları belli değil ama sonu güzeldi tabi. patrik abimizin ölmüş olmasına bir kez daha üzüldüm.

son bir aya girdik. geçen 4 aya göre daha yavaş geçeceğine adım gibi eminim, o sebepten doğum günümde hediye edilecek bir tesbih hayli komik olurdu. kendime alayım bari.

Pazartesi, Ocak 24

210

ispanyolcadan bir kez daha büte kaldım. eşşek gibi kaç sayfa not yazdım, gene kaldım. dil öğrenilmiyor aga öyle dönemde 2 kere sınava çalışarak, bunu ben de biliyorum. ama bu şerefsizler anlamadı çünkü hala inatla büte bırakabiliyorlar. bu dönem normal ispanyolca, ikinci dönem ise hem döneme ait hem de geçen yıldan kalan ispanyolca dersleri var. şimdi hadi bu dönemkini bütten yırttık diyelim, ki olmama ihtimali de var, ikinci dönem napıcam? ya kalırsa biri? al sana mezun olamıyosun hadi koçum seneye bekleriz.

ben bu marmaradan kurtulmadığım sürece bana rahat yüzü yok, buraya yazıyorum.

Cuma, Ocak 21

209

bir hafta arayla yazmalarım tesadüftür, bilginize.

gerçi hep ileriyi düşünen biri olarak, geri sayımımda da her pazartesi günü, cuma oldu mu tamamdır şeklinde geçirdiğim için, belki de ondandır yani cumaları sabrımın taşması.

başta 154 gün nasıl geçer diye hayıflanmıyordum, hakikaten merak ediyordum. büyük ihtimal sabredemeyiz diyordum yani patlar bi şekilde artık nasıl olursa. 154 günün 120si bugün bitti. kaldı 34 gün. şimdi bu 34 gün gözümde daha büyük 154ten. feride demişti zaten, sonlar daha zor geçecek diye. insanın en yakın arkadaşı böyle yaparsa hiç olur mu olmaz tabi. gerçi insan en yakın arkadaşını da bi yandan özlüyorsa oho vay benim halime.

en son ne zaman film izlemiştim ben? hmm. unutmuşum. neyse, bundan sonra izleyeceğim ilk filme kadar artık en son ne zaman izlemiştim sorusuna 21 ocak deriz. bugün film izledim çok şükür.

Cuma, Ocak 14

208

spayk'la farklı yerlerde olduğumuz zamanlarda daha iyi anlaşan iki kardeş olduğumuzu fark ettim. msn diyaloglarımız falan gayet komik, hatta bunları okuyamadığınız için bence bir şeyler kaybediyorsunuz.

bugün 41 gün kaldı. cressy (adını vermemi istemedi) gibi ben de bir süredir geri sayıyorum malum. 41 kaldı, bizim memleketteyiz. allah hiç sevmediğim ankarayı ve henüz görmek nasip olmayan adanayı da çabucak gösterir inşallah. ÇÜNKÜÇOKÖZLEDİM.

üf tarkan bi klip çekmiş ki, bugün tamamı yayınlanacak. eski tarkan olmuş. nası yakışıklı çıkmış yarabbim. klip şahane.

Cuma, Ocak 7

207

şimdi benim çok pis huyum var. böyle bazen sıkıntı geliyor. sıkıntı derken yani öef bıktım gibisinden. o bıkkınlığın asıl sebebi her neyse, onunla start alıyorum ve durdurak bilmeden devam ediyorum. ondan bıkıyorum, onun yanındakinden bıkıyorum, sonra onun yanındaki, sonra bi sonraki vs vs. domino taşları gibiler.

neyse bu ilk paragrafı sabah yazmıştım şimdi gece 23.55.

sevgilimin doğum günüydü bugün. ayrı düştük. yapcak bişi yoktu. ancak webcame öpücük atıyosun işte o kadar. neyse moral bozmak yok diyerek şunu iliştiriyorum: http://www.youtube.com/watch?v=i5ftu2eQo68