AKILLI İNSANLARLA KONUŞMAYI SEVERİM. BENDEN AKILLI İNSANLARLA KONUŞMAYI DAHA ÇOK SEVERİM.



Cumartesi, Kasım 27

202

hiçbir şeylerinin basitliğiyle mutlu olan insanlara çok özeniyorum, her şeyleriyle mutlu olan insanları çok kıskanıyorum. her şeyleri veya hiçbir şeyleriyle beni mutsuz edenleri hiç sevmiyorum.
cidden, kelimenin kendi anlamıyla, sevmiyorum.

Salı, Kasım 23

201

ikiyüz tane yazıyı üşenmeden yazmışım.

senin için çok normal bi şeyin karşı taraf için imkansıza yakın olması büyük iletişim sorunu bence. insanlarla böyle büyük ayrımlara düşmek acayip. ayrım da denmez aslında buna, yani anlamıyorsun direk. daha doğrusu, benim durumumda, anlamıyor. anlamaması normal, ömründe görmemiş.

neyse oraya nerden geldim yani bunu anlatmak da lüzumsuz ama artık oldu bi kere.

keyfim yok, yok yani kaçtı, çünkü tam da türker gideli 2 ay geçmişken böyle hani artık tamam özledin başıydı kıçıydı falan değil ortası yani. böyle zamanda da artık normalde belki de düşünmeyeceğim şeyleri acayip düşünür oldum. şimdi ben bi yere gidemiyorum, çünkü benim ailem beni bir yere yollamaz. orası kesin bişi. beni sıkan, şimdi benim bunu birine anlatmam zor. bunu anlayacak insanlar sadece 2 kişi, birincisi büşra, ikincisi berranım. 3. bir kişi bunu anlamaz, anladığını iddia edip benim sinirimi bozmasın. anlamazsınız ulan ben biliyorum işte. anlayacak olan zaten benle aynı durumda olur, ben istemez miyim atlayıp gideyim sevgilimin yanına. istiyorum, belki türker benim oraya gitmemi o kadar istemiyodur. yani o kadar çok istiyorum. ama olmaz onu da biliyorum. olamaz yani önümüzdeki belirli bir süre için bu mümkün değil. ben normalde kendi menfaatim için belki gitmeyi o kadar istemem ya da zorlamam, ama şimdi gidebilecek olsam kendim için zorlayacağımdan daha fazlasını yaparım. bunu kimseye anlatmıyorum öyle de anlaşılmasın, sen anlamışsın anlamamışsın onu düşünecek halde zaten değilim orası aşikar. ama üzülüyorum çok. cidden acayip üzülüyorum yani bunu anlayamayacak olmaları beni üzüyor. ve anlamadıkları sürece de ben gerekeni yapmamış olarak görülecekmişim gibi hissediyorum. şu anki düşüncemle olaya böyle bakmam normal tabi, durup dururken bin çeşit tribe, bin çeşit komplekse girdim. hiç yokken yani. sıfırdı mesela ben şahane bi insandım. nolduysa bana işte türkeri kıskandığımdan oldu. ortadan ikiye çatlayamadım tam, aradan delikler açıldı bunlar fışkırıyor.

bunu da hiç üşenmeden yazdım.

Salı, Kasım 16

200

insanların yalnız kalmaktan bu kadar korkmaları beni şaşırtıyor. zaten bu ara çok şeye şaşırıyorum. misal, aile efradından bazı insanların hakkımdaki düşünceleri. bu oldum olası beni şaşırtmış bir mevzudur zaten. bütün gece oradan oraya koşturup hizmet ettiğin bir iftar daveti sonrasında, herkesle genellenip "bizim kızlarda hiç iş yok" lafına maruz kalmamı bunlara bir örnek olarak gösterebilirim. olaylar çeşitli tabi, herkes her şeye alınır da, insanlar öyle kolay laf söylüyor, öyle kolay karar verebiliyor ki senin hakkında, sen şaşıyorsun. ben mesela o kadar çabuk salak diyemiyorum. ölçüp tartıp sonra diyorum. mesela eğer salaksan sana ağız dolusu salak diyebilirim, bundan aciz değilim, ama bunu ilk anda yapmıyorum. sana şans tanıyorum. kıymetimi bil.

mevzumuz yalnız kalmaktı. son şaşırmalarımdan biri bu. şimdi efenim ben, tek başına, uzun süreler boyu (üniversite ilk 2 yıl) iyi vakit geçirmiş bi insanım. istanbulu bir gps cihazı misali öğrenmemi sağlayan bu huyum sayesinde birçok yer öğrendim, güzel vakitler geçirdim, kafa dinledim, sonra kafamı çok dinleyip kafayı yedim bi ara, sonra mantıklı dinledim toparladım, etsetra. hah şimdi o zamanları çok aramıyorum, çünkü türker var. türker var demek, yanımda fazlalık biri var demek değil artık. yani kendime zaman mı ayırmak istiyorum, kimseyi görmek istemiyor muyum, bu onun için geçerli değil. çünkü yani şimdi bi insan da bi insanın boşuna sevgilisi olmaz. birine boşuna sevgili demezsin yani, sebebi var demek. ıyh illallah dememen lazım. neyse mevzu romantikleşmesin. bana ve sevgili kuzenim berranıma kalırsa, bu insanın doğal ihtiyacı. insan günde 1-2 saat tek başına geçirmek isteyebilir. bu çok normal. bunu yalnız kalmak ya da birilerinden kaçmak olarak algılamak yanlış. hmm, yani yanlış demek de istemiyorum istediğiniz gibi düşünmekte serbestsiniz ama yani bu lüzumsuz bi anlayış olur.

kardeşimin odana kapanıyorsun lafı üzerine dün akşam kendisine verdiğimiz demeçten yola çıkarak yine nutuk atma ihtiyacı hissettim yine. iyi bayramlar.

Pazartesi, Kasım 8

199

takriben 3 ay sonra 22 yaşımı dolduracağım. hala çoğu insandan çocuk muamelesi gören biriyim. biraz aklı beş karış havada olduğum gerçeğini inkar etmeyeceğim, fakat bu durumun da son 4 senedir gözle gözülür şekilde değiştiği de aşikar. insanların bunu görmemesi beni şaşırtıyor. herkesin her boku bildiğini sanmasının beni şaşırtması gibi. ekşiye de yazmıştım, hani kova burcu bendim, napıyosunuz siz? insanlar bildiklerini güzel satıyorlar, sen daha çok bilsen de çeneni açmadıkça bir boka yaramıyor ve yaramayacak. anlam verememekle beraber bununla yaşamaya alıştım. ve alışmış kudurmuştan beter olduğu için, korkulacak vaziyete geldim. insanlarla ilgili artık öyle çok da iyi şeyler düşünmüyorum. aklım hep kötüye çalışmaya başladı. her şeyin arkasında bi şey arar oldum, ki nefret ederim öyle insanlardan. ama uzak duramadığımı yeni fark ettim. uzak tuttuğumu sanıyordum en azından, yalandolan içindeymişim de haberim yokmuş. bu kadar bihaber, bu kadar kör olduğumu fark etmemin üzerinden maksimum 72 saat geçtiği için biraz sinirliyim hala. ha ama şu var, iyi bi şey olarak, sinirliyim sadece. kırgın olmayı bi kenara bırakmayı öğreniyorum yavaştan. kıymet verdiklerine kırılır insan, kızmaz. ona buna kızarsın, ona buna söversin vs. ama sevdiklerine kırılırsın genelde. şimdi kırıldığım insan sayısını indirgeme zamanıdır. bi elin parmaklarını geçmemeli sizi kırabilecek insanların sayısı. böyle ayarların her şeyi, o zaman kafa daha rahat oluyor. ben böyle gördüm. baktım insanlar böyle çünkü. oh anasını satıyım. bugün kızgınsa, yarın geçmiş gitmiş, hoppaaa mis gibi bi hayat. ee? he bi enayi biz miyiz? tabii ki değiliz. çoğunuzdan daha akıllı, en azından daha "mantıklı" (ki bu bence bi çok şeyden daha önemlidir kişilik babında) olduğum gerçeğini şu sıra sürekli aklımda tutmaya uğraşıyorum. büyüdükçe ve gördükçe daha sessiz, daha sakin ve daha olgun olmaya başladım. bu da şahane. artık hoplayıp zıplamıyor olmam, bir daha hiç öyle olmayacağım demek de değil. şu okuldan bi kurtulayım, şu öğrencilik falan üstümden bi atayım şu hayatı, öyle bir zaman gelecek, öyle bir değişecek ki her şey, o zaman her sabah evde sekerek gezebilicem. önce bi çocuk doğurmam lazım tabi, zıplamaya adam lazım.

Cuma, Kasım 5

198

geçenki deprem hakikaten olmuş. deprem köpeği gibiymişim.

aile hekimi olayına geçildi ya istanbulda, nüfus kaydın başka şehirdeyse istediğin doktora görünebiliyosun sanırım. ilk defa misafirliğim işe yaradı. doktora gittim, muhabbet sever bi adam çıktı biraz muhabbet ettik. okuduğum okula saygı duyan nadir insanlardan biriyle daha tanışmanın verdiği mutlulukla oracıkta iyileştim. sonra adamcağız da bana ilaç verdi, FERRO SANOL DUODENAL 20 KAPSÜL. biraz bunla takıl sonra kan verirsin falan dedi. şimdi 15-20 gün alıcam demiri sonra kan ölçtürünce tosun gibi çıkıcam, planları yaptım. dün akşam da böyle bi kusma isteği bi mide rahatsızlığı. meteospasmyl bişi yapmayınca klozet başında biraz ağladım ve sonra rennie. sonra da tabii ki limon kolonyasıyla istifra etmeden geceyi tamamladım uyudum.

çok fazla ilaç adı sarfedilen hayatımın son 24 saatinde gelişmeler böyleydi.

Çarşamba, Kasım 3

197

bu sabah saat 5'te deprem oluyor sanıp uyanmam hiç iyi olmadı. 99'daki gibi sonra uyuyamadığımı öğrenmek hele hiç iyi olmadı. ilk defa kapım açık yattım, sanki bişi olsa o kapı kendi kapanmazmış gibi. akut planlarımla daldığım (enkazdan nasıl çıkarız, çıkarken yanıma ne alsam) şahane bir uykudan sonra şimdi gayet ehemmiyetli bir sınava gidiyorum.

Salı, Kasım 2

196

esin :[ says (22:23):

*ahanda valla çıktısını al onu götrcem sölicem bu ne dicem

*aptal

*gözlüklerini yedirirm ona be

*salak


beyza says (22:23):

*yahu ben anlamadım bu çok bilenlerdeki bu durumu

*başak da böyleydi

*neden böyle oluyo bu insanlar anlamadım

*ambale oluyolar sanırım

*hani aslında beni anlıcak biraz basit düşünse

*ama kafa hep komplekse çalışmış bunca sene

*basit düşünemiyor sanırım

*olayı bu


beyza says (22:24):

*halbuki çok basit minicik bişi söyledim


esin :[ says (22:24):

*ya bi de bu erkek olucak ya bunu evire çevire dövcen onu anlıcak

*evet bi de

*kaç kez yani

*sanki bizden bşka mail atan var da

*şehzade hazretleri


beyza says (22:24):

*şükret bana sen

*ona öyle yazcam


esin :[ says (22:24):

*lütfedip fikrini söyledi


beyza says (22:24):

*bana şükretmeyi bilmiosun çünkü bu sınıfı tanımıosun dicem

*bilsen bana şükrederdin dicem


beyza says (22:25):

*recep ivedik desem okey derdin dicem

*hakkaten recep ivediği ingilizceye mi çevrsek