AKILLI İNSANLARLA KONUŞMAYI SEVERİM. BENDEN AKILLI İNSANLARLA KONUŞMAYI DAHA ÇOK SEVERİM.



Pazartesi, Kasım 8

199

takriben 3 ay sonra 22 yaşımı dolduracağım. hala çoğu insandan çocuk muamelesi gören biriyim. biraz aklı beş karış havada olduğum gerçeğini inkar etmeyeceğim, fakat bu durumun da son 4 senedir gözle gözülür şekilde değiştiği de aşikar. insanların bunu görmemesi beni şaşırtıyor. herkesin her boku bildiğini sanmasının beni şaşırtması gibi. ekşiye de yazmıştım, hani kova burcu bendim, napıyosunuz siz? insanlar bildiklerini güzel satıyorlar, sen daha çok bilsen de çeneni açmadıkça bir boka yaramıyor ve yaramayacak. anlam verememekle beraber bununla yaşamaya alıştım. ve alışmış kudurmuştan beter olduğu için, korkulacak vaziyete geldim. insanlarla ilgili artık öyle çok da iyi şeyler düşünmüyorum. aklım hep kötüye çalışmaya başladı. her şeyin arkasında bi şey arar oldum, ki nefret ederim öyle insanlardan. ama uzak duramadığımı yeni fark ettim. uzak tuttuğumu sanıyordum en azından, yalandolan içindeymişim de haberim yokmuş. bu kadar bihaber, bu kadar kör olduğumu fark etmemin üzerinden maksimum 72 saat geçtiği için biraz sinirliyim hala. ha ama şu var, iyi bi şey olarak, sinirliyim sadece. kırgın olmayı bi kenara bırakmayı öğreniyorum yavaştan. kıymet verdiklerine kırılır insan, kızmaz. ona buna kızarsın, ona buna söversin vs. ama sevdiklerine kırılırsın genelde. şimdi kırıldığım insan sayısını indirgeme zamanıdır. bi elin parmaklarını geçmemeli sizi kırabilecek insanların sayısı. böyle ayarların her şeyi, o zaman kafa daha rahat oluyor. ben böyle gördüm. baktım insanlar böyle çünkü. oh anasını satıyım. bugün kızgınsa, yarın geçmiş gitmiş, hoppaaa mis gibi bi hayat. ee? he bi enayi biz miyiz? tabii ki değiliz. çoğunuzdan daha akıllı, en azından daha "mantıklı" (ki bu bence bi çok şeyden daha önemlidir kişilik babında) olduğum gerçeğini şu sıra sürekli aklımda tutmaya uğraşıyorum. büyüdükçe ve gördükçe daha sessiz, daha sakin ve daha olgun olmaya başladım. bu da şahane. artık hoplayıp zıplamıyor olmam, bir daha hiç öyle olmayacağım demek de değil. şu okuldan bi kurtulayım, şu öğrencilik falan üstümden bi atayım şu hayatı, öyle bir zaman gelecek, öyle bir değişecek ki her şey, o zaman her sabah evde sekerek gezebilicem. önce bi çocuk doğurmam lazım tabi, zıplamaya adam lazım.

1 yorum:

feslegenvekedi dedi ki...

kedimiz tortorla evimizin koridorlarında maceradan maceraya da atlayıp zıplayabilirdik de neyse.