AKILLI İNSANLARLA KONUŞMAYI SEVERİM. BENDEN AKILLI İNSANLARLA KONUŞMAYI DAHA ÇOK SEVERİM.



Cumartesi, Mayıs 8

159

ev taşımak konulu bir belgesel, ya da fotoğraflardan oluşan bir seri gibi bi şey yapılabilir. şimdilik aynı konulu bir post yazmakla yetineceğim, zira imkanlarım kısıtlı ve belgesel çekmeye şu an halim yok.

ev taşımak:

öncelikle eğer öğrenciyseniz ve öğrenci evi adı altında kardeşinizle bildiğin aile evi ortamında yaşıyorsanız, yeltenmeyin. bi zorunuz yoksa taşınmaya falan yeltenmeyin. zira aile evi toplanmıyormuş, bunu anladım.

öğrenci evinde, herkes odasına yerleştiği için, ordan toplanması da kolay olur bi nebze. bizde öyle olmadı. 1+1lik evi toplayamadım resmen. sadece kıyafetlerimiz-giymediğimiz milyonlarcasıyla birlikte- bir sürü battal boy çöp poşetini doldurdu. sadece benim kitaplarım ve cd dvd zımba gibi aklınıza getiremeyeceğiniz çeşitteki ıvır zıvırım 1 büyük koli, 2 de büyük valiz doldurdu. daha da dışarıda var bi şeylerim. banyodaki malzemeler bir büyük çanta doldurdu. çoraplarımızdan bahsetmek istemiyorum bile. 70 yaşına kadar evlenmemiş, çoluğu çocuğu ve dolayısıyla torunu da olmayan babamın dayısı sağ olsun, bir mahalleyi giydirecek kadar çorabımız var. rengarenk, her çeşit. onun dışında giysiydi, dondu, çoraptı, bilmemneydi derken kendi stokçuluğumun da bir ürünü olan kutularıma geldim. kutuların birinde de böyle çok güldüğüm zamanlarda aldığım ufak ufak notlar ve yazdığım bir iki bi şey vardı. ahanda bak birini açtım baya güldüm sonra, ne demişim:

"çok güzel tükürdüğümü yaladığımı bilen bilir. yok arkadaş, yalnız kalınmaz. en nefret ettiğim hava mevcut, hem de pazar. hava güzel olsa sınavları zerre düşünmeden sevgilimi takar koluma çıkardım dışarı. şimdi okumam gereken bir yığın a4 kağıt ve mandalinaylayım." (ocak 2010)

şimdi bu kağıdı da atacağım. bir yığın şeyi de yeni eve yerleştikten sonra bu torbaları çantaları açarken atacağım. böyle yaşanmaz. şimdi etrafıma bakıyorum ne kaldı diye, sayayım bak hepsini topladım hala ortalık ev gibi. nasıl iş ya! bak sayıyorum:

kumbara, sepet, ayakkabı boyası, peçetelik temizlik şeysi gibi bi iki bi şey, mumlar, 3 tane pike, 2 yastık, 4 kırlent, 3 minder, bi uzuncana bi minder, makyaj malzemelerinin olduğu büyük kutu, yaklaşık 10 çift ayakkabı, printer, gece lambam, büşranın tüm kitabı defteri ıvır zıvırı duruyor daha, mutfaktaki her şey duruyor, banyodaki işte duş jeli, şampuan, deterjanlar vs., askılar.

daha fazlası yok heralde, bunlar oturduğum yerden gördüklerim.
ha bi de kovalar falan var.
allah kahretmesin. sıçtım ben vallahi yarın babam taşımaya gelip de evin halini görünce küfrü basıcak. adam 50sinden sonra nelerle uğraşıyor. ama bu son, bundan sonrakinde kendim bi şekilde halledicem, nakliyeciye falan verirsin parasını taşırlar. ne bu a.k. böyle iş mi olur, anam ağladı resmen. kafama da bandanayı bağladım moda gireyim diye. tam oldum.

ay görseniz kaçarsınız vallahi bak.

neyse, şimdilik tek dileğim, yarın işlerimiz yolunda ve kolay gitsin. sonrasında evde mutlu mesut olalım. ben de 160. postumu yeni evimden ya da oralardan bir yerlerden-kayışdağından uzakta- yazayım.

Hiç yorum yok: