AKILLI İNSANLARLA KONUŞMAYI SEVERİM. BENDEN AKILLI İNSANLARLA KONUŞMAYI DAHA ÇOK SEVERİM.



Perşembe, Mart 11

145

sözleşme çevirmeye didiniyorum. sabah 8.30da dersim var ve trafikte nasıl gideceğim, nasıl uyanacağım, 4 saatlik hukuk çevirisi dersine o vaziyetle nasıl katlanacağım ve iştirak edeceğim konusunda bi fikrim yok fakat şu an içim rahat. bi şekil yaparım diyorum. neyse işte ben şimdi şu aşağıda göreceğiniz şeylerle uğraşıyorum:

NETAŞ BANKA’YA VERDİĞİ, KISITLAMA OLMAKSIZIN HERHANGİ TİCARİ GARANTİLER, BELİRLİ BİR AMACA UYGUNLUK YA DA İHLALİN ALEYHİNİ İÇEREN HERHANGİ BİR BİLGİYE İLİŞKİN HERHANGİ BİR MAHİYETİN TEMİNATINI YA DA SUNUMUNU YAPMAZ. HER NE SEBEPLE OLURSA OLSUN BU SÖZLEŞMEDEN DOĞAN HERHANGİ ÖZEL, ARIZİ VEYA DOLAYLI ZARARLAR İÇİN, BU ZARARLARIN OLUŞMA İHTİMALİNE KARŞI BİLGİLENDİRİLMİŞ OLSA BİLE, NETAŞ BANKA’YA KARŞI YA DA BANKA’DAN DOLAYI BU ZARARLARIN YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ TAŞIMAZ.

elimden gelen bu kadar. paragrafta geçen "herhangi" sözcüklerini tespit ediniz. çeviriye bak, fırat görse götüm gibi derdi.

neyse mevzu bu da değil. ben "şu" şeyle uğraşırken, ki bu sadece bir maddesi, bi yandan da aşk ı memnu izliyorum tabii ki. ne kadar tahammül edilebilir, muhabbeti bi nebze çekilebilir, bazılarına kafa dengi bile sayılabilecek bir kız olsam da, ben de aşk ı memnu izliyorum tabii ki. ve teşekkürlerimi iletiyorum emeği geçenlere. yani şu gece şunla uğraşırken bi sahneyle de olsa deli gibi eğlenebiliyorsam onlara teşekkürü borçluyum demektir.

behlül, hacı, adamsın.


--

bugün bi de başka bir komik olay cereyan etti. aslında birkaç komik olay cereyan etti de ben bunu seçtim. sanırım dün, fatoş'un demesiyle dün yani, fatoş'la aramızda florasan yani beyaz ışık ve sarı ışık muhabbeti geçmişti. ben de dedim ki ben sarı ışıkta çok durunca gözlerim yoruluyor, gözlerimi kısarak bakmaya başlıyorum, çalışamıyorum okuyamıyorum falan. fatoş da dedi ki, aynen ben de öyleyim, beyaz ışığı tercih ederim hep. işte bunun gibi bi diyalog. sonra neyse bugün oldu, derste hoca dedi ki, "üstünzekalılar florasana karşı tepkiliymiş... aa bilmiyo muydunuz? onlar florasanı sevmez tepkili olurlar." dedi. ne dersin bu durumda, tabii ki de, "eveeet, gerizekalı olduğumuz bir kez daha kanıtlandı, biz hastasıyız florasanın" dedim. sonra o 4 kişi ders dinleyecek de, kabinde çeviri yapacak. peh. bi de esin sonra taklidimizi yaptı florasana aşkla bakarak, o fenaydı baya. neyse. esin de bi şeye kopmuştu ama hatırlamıyorum. seda da terbiyesiz terbiyesiz konuşup güldürdü bizi. ota boka güldüğümüz bir günün daha sonuna geldik böylece. hadi sağlıcakla.

3 yorum:

clémentine dedi ki...

beyaz ışık severim de florasandan nefret ederim. üstün zekalı olduğumdan falan değil, florasanların çocuklar üzerinde kötücül etkileri olduğunu ispata çalışan araştırmalar var. florasanların çalışma frekansının çocukları hiperaktiviteye sevk ettiğini falan savunuyorlar. hatta tübitak'ın sanırım bununla ilgili bir kitapçığı vardı. yani üstün zekalı ayıracı olsaydı, ben anlardım emin ol. komple florasanla aydınlanan bir binada günde 8 saat türlü embesille çalışıyorum. anlardım diyorum anlardıııııım.

beyza dedi ki...

yok ama hakikaten şöyle parlak parlak bembeyaz bi ışık gibisi yok :D

ehehe

feslegenvekedi dedi ki...

hep ben terbiyesizim zaten. hıh.:):)