AKILLI İNSANLARLA KONUŞMAYI SEVERİM. BENDEN AKILLI İNSANLARLA KONUŞMAYI DAHA ÇOK SEVERİM.



Salı, Aralık 15

113

ekim-kasım 2 aylık raporu:

öncelikle kendimle gurur duyuyorum. iyi idare ettim.

-okul: formasyon sınavlarını daha olmadık. öğretmenlik okuyan gençlere defalarca üzülüyorum her formasyon dersinde. bizim ab terim ve kavramları dersinde bölüm başkanının cümle kuramayışına tanık olmayı yeğlerim, o denli sıkıcı dersler şu eğitim öğretim zamazingoları. neyse konumuza dönelim, 9 sınavımın 7 tanesi açıklandı ve en düşük notum 60. geçen sene genelde en yüksek notum 60 oluyordu. bundan dolayı kendimle gurur duyabilirim. insan gibi çalışınca - bakınız insan dedim, etinden sütünden faydalandığımız bir hayvancağız gibi değil - oluyormuş. izmit büyükşehir belediyesi boşuna yazmamış oraya buraya, "çalışınca oluyor" diye. şimdi anlıyorum.

kendimle gurur duyduğum başka husus yokmuş. boşuna okul diye kategori yaptım yukarıda. bi de yaşamsal faaliyetler var tabii. onu da sayabilirim aslında. mesela domuz gribi olmadım - bu noktada nazar değmesin diye kıçımı kaşıdığımı itiraf edeyim. bağrı açık, zibidi gibi gezmelerimle adam gibi nezle bile olmadım ki bu şaşırtıcı. ama biliyorum, kışın değil de yaz başında nezle olurum kesin. metabolizma böyle işliyor naparsın. sanırım bu kışı böyle atlatmamdaki en büyük etken büyük bir iştahla ve zevkle yediğim MANDALİNA KABUKLARIdır. vitamini kabuğunda lafını hurafeden ibaret sanan kimselere duyurulur, gerçek.

toplum içinde göbek atmak eylemini de geçtiğimiz günlerde 20. yaşımın sonlarına doğru gerçekleştirme şerefine eriştim. üzerimden müthiş bir yük kalktı itiraf edeyim. fütursuzca oynamak eğlenceli, aynı zamanda bolca efor sarfettiren bir eylemmiş. kilo vermek için de bence ideal duruyor. bana öyle geldi en azından.

topluca insana ve akrabaya maruz kaldığım aile seremonisinde herkesin "senin yüzüne nooldu?" demesiyle kendimi goradaki erdal tosun gibi hissettim ve dün itibariyle sivilce tedavisine başladım. aspirin denen şey yüzümden toz toz dökülüyor ve burnuma kaçıp beni hapşırtıyor. ayrıca onları masadan elimin kenarıyla toplayıp aynı anda hapşırırken kendimi eroinman gibi hissettim. ne pis işmiş arkadaş sivilce tedavisi. neyse ama, pürüzsüzlük yolunda her şey mubah diyorum.

araba kullanabilsem ve piyano çalabilsem emin olun çok daha mutlu olurum.
sevgiler.


bonus track * Incubus - Dig


we all have a weakness,
but some of ours are easy to identify.

**edit: bu arada yukarıda kışı atlatmam falan demişim ki kış daha bitmiş değil. neyse tahtalara da vurayım bari. siz de o arada Burak Kut'tan Tahtalara Vur isimli şarkıyı dinleyebilirsiniz. şahsen çok severim.

2 yorum:

Kurt dedi ki...

bir mandalina kabuğu kadar olamamışım ya ona yanarım. kendime "tu"...

beyza dedi ki...

aah sen de mi?